The Walt Disney Company, Türkiye Medya Birimi, Genel Müdür Yardımcısı ve Satış Grup Başkanı Mehmet İçağasıoğlu, Medyakoridoridoru'nun sorularını yanıtladı.
Eylül ortasında yeni sezon tanıtım filmini izleyiciyle buluşturan FOX, bu sezonda da iddialı olacağının sinyallerini verdi. Dizi ve program yüzlerinin tanıtıldığı filmde, yeni iki dizisinin müjdesi de verilmiş oldu. Tanıtımda, Savaşçı dizisi ekibinin yer almaması ise kafalarda soru işaretleri bırakırken, neredeyse tüm kanalların tanıtım filmlerinde yer verdiği Ana Haber sunucuları FOX'un filminde bu yıl da yoktu.
The Walt Disney Company, Türkiye Medya Birimi, Genel Müdür Yardımcısı ve Satış Grup Başkanı Mehmet İçağasıoğlu'la hem FOX'un yeni sezon ekranını, hem çok konuşulan Fatih Portakal'ın ayrılığı ile FOX Ana Haber'ın yeni sunucusu Selçuk Tepeli'nin aldığı ratingleri, hem de Covid-19'la tanışan televizyonculuk sektöründe ortaya çıkan değişimleri konuştuk.
FOX Networks Group’un The Walt Disney Company bünyesine katılma sürecinin 2019’un Mart ayında finalize olmasıyla kurumda ne gibi değişimler oldu?
Biz zaten 21st Century FOX’a bağlı olarak dünyanın en büyük medya şirketlerinden birinde çalışıyorduk. Türkiye’deki en büyük global medya şirketiydik. The Walt Disney Company’nin FOX Networks Group’u satın alışı küresel medya ve eğlence sektöründe yeni bir çığır açtı. The Walt Disney Company çatısı altında dünyanın en büyük franchise’ları, sinema ve televizyon içeriklerinden oluşan çok büyük bir IP havuzuna sahip olduk. Disney, benzersiz hikâye anlatımı sayesinde çok çeşitli yaş gruplarından hayranlarını eğlendirmeyi, bilgilendirmeyi ve onlara ilham vermeyi amaçlayan dünyanın bir numaralı eğlence markası. Böyle bir şirketin bünyesine katılmış olmak Türkiye’de drama açısından ortaya çok daha etkili işler çıkarmamızı sağlıyor. Ayrıca Disney gibi dünya çapında çalışanlarının iyiliğini ve gelişimini ön planda tutarak, onların performansını desteklemeye yönelik imkânları seferber eden bir grubun bünyesine girmekten çalışanlar olarak da gayet memnunuz.
"SAVAŞÇI DİZİSİ YAPIMCISIYLA YENİ SEZON İÇİN ANTANT KALMAMIZ GEREKEN BAZI KONULAR VARDI"
Yeni sezon tanıtım filminiz eylül ortasında yayınlandı. Gayet de keyifli olmuş. Ancak neredeyse tüm yapımların yer aldığı filmde Savaşçı dizisi ekibi yoktu. Neden?
Savaşcı dizisi için sezon başında yapımcımızla aramızdaki sözleşmede yeni sezon için antant kalmamız gereken bazı konular vardı, henüz konuları netliğe kavusturmadığımız için sezon filmi çekimlerine Savaşcı ekibi katılım göstermemiş oldu.
"ANA HABER SUNUCUMUZ DEĞİŞTİĞİ İÇİN BU SENE İÇİN PLANLANAN TANITIM FİLMİNİ HAYATA GEÇİREMEDİK"
Peki tanıtım filmlerinizde FOX Ana Haber’in ekran yüzleri neden yer almıyor?
Sabahları İsmail Küçükkaya ile başlıyorduk ve istifa edinceye kadar da bizim merkezimiz Fatih Portakal’dı. Fatih Portakal’ı günün ortasına koyduktan sonra üstünü İsmail’e kadar, altını da gece saat 00:30’a kadar dolduruyorduk. Bu iki program da, habercilerimiz de olağanüstü bir performansa sahip. Sahadaki muhabirimizden, ofisteki Genel Yayın Yönetmenimize kadar muazzam bir başarıları var. Bu ratinglere de yansıyor zaten. Böylece de Türk halkı nezdinde olağanüstü bir güven kazanıyorlar. Bizim için haber dediğimiz konu da kanalın genel eğlencesiyle iç içe olan bir konu olsa da, FOX Haber kendi ayrı sezon tanıtımını hak ediyor. Haber ekibimiz ve pazarlama ekibimizin aldığı ortak kararla, her yıl, yeni sezon için FOX Haber için ayrı bir tanıtım filmi planlanıyor ve hemen hemen kanal tanıtımı ile eş zamanlı olarak yayına giriyor. Bu sene ana haber sunucumuzdaki değişiklik sebebiyle prodüksiyon süreçleri yetiştirilemediği için tanıtım için planlanan filmi hayata geçiremedik.
"SELÇUK TEPELİ 'FATİH'İN RATİNGİNİ YAKALAR MI' DİYE BAKMAMIZ YANLIŞ OLUR"
Fatih Portakal’la FOX Ana Haber, rahmetli Mehmet Ali Birand’tan sonra bir haber bülteninin ratinglerde dizileri nasıl solladığını gösterdi bizlere. Fatih Portakal’ın gidişiyle bu başarının kaybedileceğine yönelik bir tedirginlik de oluştu kamuoyunda. Bir alışkanlık var ve bu alışkanlık bir anda değişiyor... Fakat Fatih Portakal’dan koltuğu devralan Selçuk Tepeli’nin de benzer bir başarı sergilediğine şahit olduk. En azından şu anki rating verileri bize öyle söylüyor. Peki sizin görüşünüz nedir? Umduğunuz ve hedeflediğiniz bir sonuçla mı karşılaştınız?
Fatih Portakal gittikten sonra toplumdaki birçok kişide tedirginlik oldu. Kanal içerisinde ise hiçbir tedirginlik olmadı. Bunu açık söyleyebilirim. Fatih bizler için çok değerliydi, hala da çok değerli ve her zaman değerli olmaya da devam edecek. Bir yandan, orada işini eksiksiz, başarılı ve her detayı göz önünde bulundurarak çalışan bir ekip var. Haberin mutfağı diye tabir ettiğimiz haber merkezi. Fatih’in önüne bu haberleri getiren, bunu getirirken de korkusuzca, hiçkimseden çekinmeden ve korkmadan, sadece vicdanının sesiyle ve doğru bildiği habercilik anlayışıyla işini yapmaya çalışan bir ekip var. Bu ekibin mutfağı o kadar iyi ki… Doğan Şentürk tarafından yönetiliyor. Mutfak iyi olunca, oraya koyacağınız kişinin de aslında orada çok da fazla mucizeler yaratmasına gerek kalmıyor. Çünkü muazzam bir ekip ruhu var. Oraya gelen haberci arkadaşımız bugün Selçuk olur, yarın başkası olur. Ama o mutfak bu şekilde çalışmaya devam ettiği sürece hak ettiği listedeki yerleri her zaman alacaktır. Selçuk’un şu anki ratingine baktığınız zaman 2019’un Eylül ayında Fatih’in aldığı ratinglerden yaklaşık 3 ila 5 share arasında düşük olduğunu görüyorsunuz. Fakat Fatih’in 2018 yılında aldığı rating rakamıyla kıyaslarsanız, benzer rakamlar olduğunu söylemek mümkün. Tabii ki Fatih’in kendine has ve özel bir yorumu vardı. O yorumu da izleyiciye oturtması yaklaşık 4-5 yıl sürdü. Yani Ana Haber bültenini ilk sunmaya başladığı yıllarda bu ratingleri almıyordu. Kendine has yorumuyla birlikte izleyiciyle kurduğu bağ, Fatih’e ekstra bir izlenme olarak döndü. İnsanlar Fatih’i bir marka olarak gördü, öyle kabullendi ve nitekim de Fatih bir marka oldu. Selçuk, Fatih’ten gelen FOX Haber’in önemli bir habercilik mirasını devraldı. Bence şu anda da her gün üzerine koyarak bunu sürdürüyor. Bana göre, ‘Fatih’in ratingini yakalar mı’ diye bakmamız yanlış olur. Önemli olan bizim orada güvenilir habercilik yapmamız. Zaten biz güvenilir habercilik anlayışımızla devam ettiğimiz sürece Selçuk’un sunduğu haber bültenimiz çok daha iyi yerlere gelecektir. O yüzden de hiçbir telaşımız, korkumuz ve paniğimiz en azından izlenme anlamında yok. Çünkü Türkiye’nin en güvenilir markası olduğumuzu biliyoruz. Zaten güvenilir bir marka olduğunuz zaman da izleyici sizi hak ettiğiniz yere koyuyor. Selçuk’un ilk günkü aldığı ratingler ve şu an aldığı ratingler de bunu gösteriyor.
"TELEVİZYON DÜNYASI PANDEMİ SÜRECİNİ İYİ ATLATTI"
"YÜKSEK MALİYETLİ İŞLERİ YAYINA GİRMEMELERİ PEK ÇOK KANALI KARLI DURUMA GETİRDİ"
Peki gündemdeki en önemli konumuz olan koronavirüsün yarattığı etkileri de konuşacak olursak, pandemi süreci televizyon dünyasında ne gibi değişimler yarattı veya yaratıyor?
Birincisi dizilerimiz çekilemedi. Aynı dönemde ortalama 44-47’lerde olan toplam televizyon izlenme oranlarının, 54-55’lere kadar çıktığı oldu. Dolayısıyla insanlar evden çıkamadıkları için televizyona ve dijitaldeki platformlara yüklendi. Fakat prodüksiyonlar durdu. Tüm dizilerimiz durunca da kanallar ister istemez dizilerin tekrarları ve ellerindeki envanterlerdeki sinema filmleri gibi içeriklere yöneldi. Daha önce böyle bir şey yaşamadığımız için hepimiz bu konuda tecrübesiz yakalandık. Ama bence kanallar bunu iyi atlattı. Çünkü TV izleme oranlarının yüksek olduğu bir dönemde, yüksek maliyetli işleri yayına girmemeleri pek çok kanalı o dönemde karlı duruma getirdi. Fakat bu sürdürülebilir bir şey değildi. Bunun sebebi de izleyicilerimizi hayranı oldukları dizilerle buluşturabilmeye devam edebilmek için bu dizilerden ciddi bir yurt dışı geliri de bekliyor olmamız. Bu ihracatlarla hem kendi gelirlerimize, hem de ülke gelirine katkıda bulunuyoruz. Örneğin 5 dizi için 50 bölüm üzerinden bir hesaplama yaparsak ve yaklaşık 100-150 bin dolar bir yurt dışı geliriniz olduğunu varsayarsak, çok ciddi gelirleri dışarıda bırakmış oluyorsunuz. Bu da sizin orta ve uzun dönemde yapacağınız yatırımları etkiliyor. Dolayısıyla diziler yayına girmediği için gelecekte gelecek olan gelirden feragat etmiş olduk.
2020’nin ilk yarısına ait açıklanan gelir rakamları sizi memnun etti mi?
Önemli olan, benim memnun olmamdan ziyade, yönetimi memnun etmesi. Onları da memnun ettiğini söyleyebilirim.
"2020'NİN İLK ALTI AYINI BÜTÜN KANALLAR MUTLU KAPATTI"
Hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
Bizim öncelikli hedefimiz -ki bunu yakın zamanda Genel Müdürümüz Cenk Soner de söyledi; Türkiye’nin en sevilen, en güvenilir kanalı olmak. Bu bizim için olmuş, gerçekleşmiş ve her gün titizlikle yapılan yayıncılık anlayışıyla beraber devam etmesi zaruri olan bir durum. İkincisi, ticari olarak baktığımız zaman, bu anlamdaki gelir beklentimiz gerçekleşmiş oldu. Fakat buradaki önemli olan şey, çok yüksek gelirler yapıp da karlılık anlamında kötü durumda olmak değil, kanalınızı döndürebildiğiniz bir ekosistemin içerisinde var olmak. Burada da elimizden gelen en büyük şey bu ekosisteme kavuşmaya çalışmak. Aslında Türkiye’deki televizyonculuğun en büyük sıkıntısı bu. 2020’nin ilk 6 ayına baktığımızda tahmin ediyorum ki bütün kanallar mutlu ve memnun olmuştur.
"TELEVİZYONCULUK, REKLAM PASTASI BAKIMINDAN TÜM DÜNYADA CİDDİ BİR YARA ALDI"
Reklam gelirleri açısından durum nedir?
Reklam pastası bakımından televizyonculuk tüm dünyada ciddi bir yara aldı. Reklamveren ne yönde ve nerede yer alacağını bilmediği için Türkiye'de de ister istemez reklam yatırımları kısıldı. Fakat bu dönemde reklam yatırımı yapan markaların ileriye dönük çok daha iyi dönüşler aldığını düşünüyorum. Hatta aldılar, aldıklarını da biliyorlar. Reklam yatırımlarını kesen markalar tabii ki de sektörü etkiledi. O da yeni yeni kendine geliyor şu anda ama ikinci bir dalgadan söz ediliyor tüm dünyada. Bu nedenle olası bir ikinci dalga durumuna göre markalar artık daha tecrübeli. Olası bir ikinci dalganın sektörü nisan-mayıs ayında etkilediği kadar etkileyeceğini düşünmüyorum açıkçası. Ama bekleyip göreceğiz tabii ki.
"TÜM KANALLAR DİZİLERDEN 3-4 BÖLÜM STOKLAMAYA BAŞLADI"
Bu senaryoya karşı bir ön hazırlığınız var mı?
Tüm kanallar gibi biz de bir ön hazırlık yaptık. Çünkü aynı tecrübeyi yaşadık. Herkes dizilerini 3-4 bölüm stoklayarak yola çıktı. Bu avantaj mı, dezavantaj mı onu da hep beraber görüyoruz. Fakat olası bir kapatmaya karşı bütün dizilerimizden elimizde 3-4 bölüm gibi bir stok oldu. Bütün yapımcılar ve kanallar bu kasını geliştirdi. Fakat ikinci bir dalganın gelip, ne kadar süreceği ve kanalların ne kadar etkileneceğini bilmiyoruz. Sonunda 10 haftalık bir sıkıntı olursa, hiçbir kanalın 10 hafta yetecek kadar stoğu olduğunu düşünmüyorum ama böyle bir durumun içerisinde kalırsak, bunun da bir şekilde üstesinden geleceğimizi tahmin ediyorum.
"TÜRKİYE'DEKİ TELEVİZYONCULUK SEKTÖRÜNÜ ÇOK PARLAK GÖRÜYORUM"
Özellikle de pandemi döneminde dijitale olan rağbet daha da arttı. Dijitali, klasik televizyonculuk açısından bir tehdit olarak görüyor musunuz? Televizyonculuğun yerini alır mı Türkiye’de?
Kısa dönem açısından bir tehdit oluşturmuyor. Uzun dönem içinse tabii ki bir tehdit. Dönemsel bir değişimin içerisindeyiz. Resmen bir devrim değil, evrimin içerisindeyiz. Televizyon dijitale evrimleşiyor ve bu da her ülkenin farklı izleme alışkanlıklarına göre hızlı veya daha yavaş oluyor. Türkiye’de ulusal kanalların yani free tv dediğimiz şeyin çok çok uzun yıllar devam edeceğini düşünüyorum. Dünyanın en pahalı tüketim olaylarından biri Türkiye’de gerçekleşiyor o da dizi tüketimi. Biz bunu bedava olarak halka sunuyoruz ve reklam karşılığında bunu kompanse etmeye çalışıyoruz. Böyle bir ekosistem modeli dünyada sürdürülebilir değil. Zaten sürdürülebilir de olmuyor. Türkiye’de de öyle. Ama Türkiye’de yurt dışı satışlarla Türk dramalarının, dünyada Amerikan aksiyon dizilerinden sonra en fazla tüketiliyor olmasının sebebi de bundan kaynaklanıyor. Bu sebeple beraber bizler de doğru bütçeleri yönetebiliyoruz. Türk izleyicisine dünyadaki en kaliteli içerikleri veriyor ve sunuyoruz. Dünyada bu kadar kaliteli içeriği her gün hiçbir televizyon kanalı izleyicisine vermiyor. Buna ABD’de dahil. Fakat Türkiye'de bunu yapıyoruz. Biz bunu yapmaya devam ettiğimiz sürece ulusal kanalların Türkiye’de her zaman devam edeceğini düşünüyorum. Evet, dijitale tabii ki de bir geçiş oldu, tabii ki her yıl daha fazla geçiş olacak, bu yadsınamaz bir gerçek. Ancak son 10 yıldaki televizyon izlenme oranlarına baktığınız zaman, izlenme oranları küçülmüyor. Son 10 yıldaki dijitaldeki izlenme oranlarına, artan platform sayısına, üretilen dizi sayısına, harcanan paraya baktığınız zaman evet korkunç bir büyüme var. Dolayısıyla Amerika’da 3 sene önce dijital harcamalar televizyon harcamalarını geçti. İngiltere’de de aynısı oldu. Türkiye’de de bu olacak. Fakat Türkiye’de halkın güvenini kazanmış, doğru bütçeyle doğru işler yapmayı başarabilen ulusal kanalların en azından uzun dönemde de hayatına devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle de Türkiye’deki televizyonculuk sektörünü çok parlak görüyorum. Tabii ki doğru içerikleri yaratıcı bir şekilde izleyiciye sunmaya devam ettiğimiz sürece.
"FOXplay İÇİN YENİ DİZİ PROJELERİMİZ VAR"
Geçtiğimiz yıl ocak ayında hayata geçirdiğiniz FOX’un dijital içerik platformu FOXplay’in şu anki konumundan memnun musunuz? Başarılı oldu mu sizce?
FOXplay, çok iddialı bir şekilde pazara girdi. FOXplay’deki en önemli özelliğimiz, dünyanın ilk izle al özelliğine sahip platform olmasıdır. Yani izlediğiniz bir şeyi dokunarak satın alabiliyorsunuz. Pandemiyle beraber FOXplay’e yapacağımız yatırımlar da ister istemez yavaşladı. FOXplay için bir iki dizi düşüncemiz var. Şu anda bunları söylemem uygun olmaz ama FOXplay’in izleyiciye sunduğu yeniliğin devamını getirememiş olması açısından üzüntülüyüz. Ama şu andaki planlarımız bunun tekrar devamını getirmek üzerine. Dijital, yayın ve drama ekiplerimizle beraber sürecin planlamasını yapıyoruz. Dolayısıyla yakın zamanda FOXplay’in ismini izleyicilerimiz de, reklamverenlerimiz de, platform ortaklarımız da daha fazla duyuyor olacak diye tahmin ediyorum.
Yeni başlayacak dizilerinizin yayın tarihleri belli oldu mu?
"Çocukluk” dizisi 9 Ekim’de yayına girecek, diğer dizimiz "Kefaret" için de yayın tarihi henüz netleşmedi.
"DİZİLER KANLLAR AÇISINDAN HALA ÇOK CAZİP"
Dizilerin yanında stüdyo programlarına biraz daha ağırlık verilemez mi peki? Kanallar, özellikle de son yıllarda stüdyo programlarını neden görmezden geliyor?
Bunun sebebi gelir ve gider dengesindeki orantısızlık.. Bir stüdyo programı yaptığınız zaman yaklaşık 5-5,30 rating almasını bekliyorsunuz – bu tahmin sezona göre değişmekle beraber, karlılık ve izleyici alışkanlığı da bunun peşine gelebilsin diye. Bunu yakalayan kanallar zaten devam ediyor. Fakat diziler hala çok cazip. Diziler kanal izleyici alışkanlığını yaratmakta, marka ile tüketicinin kenetlenmesini yaratmakta hakikaten de muazzam bir etkiye sahip. Türkiye’nin herhalde son 10 yılına bakarsanız, başarılı olmuş format sayısı dört ya da beştir. Burada da önemli olan şey, aldığınız ratingle elde ettiğiniz gelirin birbirine yakın çıkıyor olması. Dizilere baktığınız zaman, yurt dışı satışı hayatınıza girdiği anda, çok daha avantajlı bir hale geliyor. Biliyorsunuz ki formatları genellikle yurt dışına satamıyoruz. Ancak biz de daha fazla format yapmak istiyoruz, ara ara denemelerimiz oluyor. Pervasız Yapım - İlker Ayrık’la beraber bunu da gerçekleştirdik zaten. Amacımız tabii ki de mutlaka ve mutlaka en azından belli dönemlerde -buna da haziran ile eylül ekim arası diyebilirim- izleyicimize format da sunabilmek. Ama dediğim gibi burada önemli olan şey, doğru formatı ve gelir dengesini yakalayabilir olmak. Bu da çok kolay bir şey değil.
En azından formatların üzerinde duracağınızı da anlamış oldum bu açıklamalarınızdan…
Üzerinde her zaman duruyoruz ama Türkiye’nin bir gerçeği var; dizi ciddi tüketiliyor. Onun dışında da birkaç tane çok iyi format var, onlar da gayet tüketiliyor. Bu biraz da bir işi yayına alıp, ciddi bir şekilde arkasında durmak ve bunu yaparken de gelir gider dengesini doğru konumlamaktan geçiyor. Evet, elbette ekranımızda formatların da yer almasını istiyoruz. Zaten öyle olmasaydı 3 sene önce İlker’le birlikte Yaparsın Aşkım’ı, Pervasız ailesiyle birlikte denediğimiz diğer formatları yapalım demezdik. Gayet mutluyuz iş birliğimizden. Çok da başarılı oldu. Stratejimiz elverdiğince de benzer çalışmalar yapmak isteriz.
FOX, son dönemde başarılı ve iyi rating alan dizilere imza atıyor. Ancak bunun yanında da FOX ve diğer TV kanallarında, birbirinin aynısı olan, çok bilindik hikayelerle sunulmuş, sadece çok tanınmış iki oyuncunun başrol yapıldığı ama hikayeye çok da önem verilmediği dizileri de sıkça görmeye başladık. Sizce bu durum kanallara en azından uzun vadede zarar vermiyor mu?
Zarar veriyor evet. Bundan dolayıdır ki 3 sene önce bir şeyleri farklı yapalım düşüncesiyle hayata geçirdiğimiz pek çok dizi projesi oldu. Mesela “Kadın” dizisini ele alırsak, bir kadının çocukları için yapacağı fedakarlığı anlatan, hakikaten ‘bir annenin çocukları için yapmayacağı hiçbir şey yoktur’u anlatan bir diziydi. Bugün ise “Öğretmen” dizisini herhangi bir dijital platforma koysanız, bir dijital platform dizisidir diye hiç yadırgamadan gayet keyifli bir şekilde izlersiniz. Fakat bugün bir ulusal kanalda yayınlanıyor. Yine aynı şekilde “Savaşçı” dizimiz ile, askerimizi anlatan ilk diziyi Türkiye’de yayına biz verdik ve peşinden rakiplerimiz geldi. “Mucize Doktor”u da fark yaratan dizilerimiz arasında sayabiliriz. Buradaki amacımız bazı işleri farklı yapmak ve bunu yaparken de yaratıcı olmak. Fakat eğer ben genel bir eğlence kanalıyım diyorsanız, her hedef kitleye uygun projeleri ekrana getirmeniz gerekiyor.
Yalnız bir eleştirim var. Mesela “Sen Çal Kapımı” dizisinde bir bakışma anını neredeyse 5 dakika izliyoruz ekranda. Örneği de çok fazla var. Bunlar çok gerekli mi sizce?
Doğru bir eleştiriniz var, haklısınız. Ama bakış açısı dememiz lazım. “Sen Çal Kapımı”, 10 rating alıyor. Yaz işleri genellikle birbirine benziyor zaten. Hatta bununla ilgili komik skeçler de var. Fakat burada önemli olan çiftin uyumu. Kiraz Mevsimi’nde ve Kiralık Aşk’ta da bu vardı. Hakikaten çoğu zaman çok klişe hikayeler işleniyor ama Türk halkı bunu seviyor. Bizim o iki oyuncumuz muazzam bir performans sergiliyor dizide. Onların bakışmalarını insanlar gülerek izliyor. Yapımcımız da muazzam bir iş çıkardı. Dizi başlamadan önce bana “10 rating alır mı” diye sorsaydınız, çok zor derdim. O yüzden de eleştirinize hak veriyorum. Ama açık söylemek gerekirse Türk halkı bunu beğeniyor ve izliyor. Mucize Doktor’a gelecek olursam, bir kahramanın hikayesi. Türk halkının uzun yıllardır izlemediği görmediği bir kahramanın hikayesini veriyoruz. Tarihi bir rating alıyor. Dolayısıyla bizim FOX’taki amacımız genel bir eğlence kanalı olarak, en güvenilir kanal olmak. Güvenilir kanal olmak derken, sadece doğru habercilikten bahsetmiyorum, verdiğiniz dizilerle de yaptığınız sosyal sorumluluk projeleriyle de duruşusunuzla da doğru bir kanal olmanız gerekiyor ki insanlar size güvensin, güvenirken de bunu izlesin. Biz sadece Türkiye’nin en güvenilir kanalı olmakla gururlanmak değil, Türkiye’nin en güvenilir markası olmak istiyoruz. Dolayısıyla da bu gururun devamını getirmek ve bu güvene layık olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bunu yaparken de 85 milyonun kanalı olduğumuzu unutmuyoruz. Zor kararlar vermemiz gerektiğini, yaratıcı olmaya çalışmamız gerektiğini ve bunu yaparken de Türkiye’deki en iyi yapımcılarla çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Mesela Mucize Doktor’u “Bizim Hikaye”nin yerine koymuştuk ve açık söylemem gerekirse, kendi aramızda konuştuğumuzda da 6-7 ratinge gayet mutlu olacağımızı konuşuyorduk. Hiçbirimiz bu kadar rating alacağını bilmiyorduk ama izleyici farklı işler istediğini gösteriyor. İzleyici aynı şeylerden de sıkılıyor bu arada. Sürekli kendimizi yenileyerek farklı içerikler vermek peşindeyiz.
Önümüzdeki dönemde ne gibi yenilikler olacak FOX’ta?
Türkiye’de ulusal kanallarda dizi yayına almak ciddi bir sosyal mühendislik gerektirir. Bu sosyal mühendisliği yaparken de izleyicinin o andaki dizi modunu değil, izleyicinin 3 veya 6 ay sonraki dizi moduna göre bir iş vermeniz gerekiyor. Biliyorsunuz, bir dönem Karagül’le beraber çok fazla toprak işi vardı ve hiçbiri Karagül kadar rating almadı. Yine Savaşçı gibi 2-3 tane benzer içerik çıktı. Orada da pek çoğu iyi rating aldı ama zamanla elendi. Dolayısıyla burada önemli olan şey şu; lider olmak, rating anlamında lider olmak değil, farklı içerikler yaparak da elinizdeki bayrağı taşıyabilirsiniz. Başarısız olabilirsiniz ama pes etmeyip devam etmeniz gerekiyor. Başarısız olduğumuz içerikler de oluyor elbette. Her içeriği de farklı yapamazsınız bu arada. Nitekim Sen Çal Kapımı, Bay Yanlış, Zümrüdüanka’nın benzer örnekleri tabii ki de var pazarda. Dediğim gibi önemli olan farklı türde içerikleri genç, çocuk, aile, kadın ve erkek hedef kitleye yansıtmak ve bunları vermek. Önümüzdeki süreçte de yapımcılarımızdan aldığımız farklı içeriklerimiz mevcut. Bunları söylemem uygun olmaz ama hakikaten izleyicilerimizi çok şaşırtacak içeriler bunlar.
Ne zaman tanışacaklar peki izleyiciler bu içeriklerle?
Önümüzdeki 1 veya 1,5 yıl içerisinde hayata geçireceğiz diyebilirim.
Televizyon filmleri devam edecek mi FOX ekranında?
Şu an için yeni bir planlamamız yok. Geçmişte yaptığımız planları hayata geçireceğiz. Biz bu süreci yılı kurtaralım ya da önümüzdeki 7 aylık süreci kurtaralım diye değil, izleyiciye farklı bir tat olabileceği için de hayata geçirdik. Nitekim o dönemden geçirdiğimiz ve gelecekte de sürdürmeyi planladığımız bazı televizyon filmi projelerimiz var. Bunları Data ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız Tolga Karakartal ve Genel Müdürümüz Cenk Soner’in liderliğinde planlıyoruz. Yakın zaman içerisinde bu planlar da hayata geçiyor olacak. Ama bu işleri, dizilerden dolayı baktığınız zaman en iyi girebileceğiniz dönemler Aralık, Ocak, Şubat veya yaz ayları oluyor. Ya da elinizde böyle bir içeriğin bulunması yarın bir gün oluşabilecek olan pandemi gibi durumlarda hayat kurtarıyor ve kanalın gerçekten de ciddi oksijeni oluyor. O yüzden de hem ihtiyaçtan, hem de yaratıcı ve farklı olmak için, farklı televizyon filmi projelerimizin stratejilerini geçtiğimiz yıllarda oluşturduk. Pandemi olmasaydı bunları hayata geçirebilirdik ama mümkün olmadı. Bunları da önümüzdeki yıllarda hayata geçiriyor olacağız.
Dizi setlerinde koronavirüs vaka sayılarının artış gösterdiğini gözlemliyoruz. FOX dizilerinin setinde ne gibi Covid-19 önlemleri alınıyor?
Öncelikle bahsettiğimiz konu insan sağlığı... Dolayısıyla hiçbir rating, gelir ve elde ettiğiniz başarı, herhangi bir set çalışanının sağlığından daha değerli değil. Dolayısıyla yapımcılarımızla iş birliğinde setlerde görev yapan tüm oyuncularımız ve ekiplerimiz için, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın açıklamış olduğu bilgi ve yönlendirmelere uygun olarak en üst standartlarda önlemlerimizi alarak hareket ediyoruz. Zaten bu konuda çok duyarlı ve temkinli yapımcılarla çalışıyoruz, o sebeple de içimiz rahat.
Size bu yönde ulaşan bir bilgi oldu mu? Vaka çıktı mı herhangi bir FOX dizisi setinde?
Bunlar kişisel bilgiler olduğu için, herhangi bir oyuncumuz ya da yapım şirketimiz adına bu bilgiyi vermem doğru olmaz.