Müzisyen Deniz Küçük ile yeni teklisi 'Geç Bunları' ve müzikal çalışmalarını konuştuk...
Şu sıralar radyolarda sıkça karşımıza çıkan yüksek temposu ve nüktedan sözleriyle akılda kalan "Geç Bunları" teklisiyle adıdan söz ettiren Deniz Küçük; müzik yolculuğunu Medyakoridoru'na anlattı.
Müzik dünyasına tekli aksine bir EP ile ters köşe yaparak girdin sence cesaret isteyen bir karar mıydı?
Aslına bakarsanız ben EP de değil, bir albüm yayınlamayı düşünüyordum en başta. Naçizane düşüncem albümlerin daha güzel bir hikayesi olduğu yönünde. Ancak elbette herkesin malumu, yaklaşık son 7-8 senedir müzik piyasasının büyük bir çoğunluğu, dinleyicilerin talebi üzerine tekli yayımına geçti. Albüm yayınlama niyetimi dijital pazarlama işinde beraber çalıştığımız Hakan Kasapoğlu ile konuştuğumda onun bana söylediği “tüm kurşunlarını tek seferde harcama” lafı üzerine albüm yerine EP yayınlamaya karar verdik. Ondan ötürü özet geçmek gerekirse, bu kararın benim için cesaret isteyen değil aksine kendimi tuttuğum bir karar olduğunu söylemek çok zor olmaz.
Uzun yıllardır sektördesin solo olarak çalışmaya başladığından gibi neler gözlemedin?
Açıkçası Türkiye’de solo çalışmalarımdan önce daha çok işin mutfağında; ses mühendisliği ve prodüksiyon kısmında çalıştığım için gözlemlerime tecrübe demek daha doğru olur. Özellikle yeni çıkış yapan bir müzisyen olarak değerinin müziğinden ziyade sosyal medya hesaplarınla ölçülmesi durumu beni biraz rahatsız ediyor. Onun dışında zaten pandemi döneminde çıkış yaptığım için, işin yayın kısmından başka pek bir gözlem yapma fırsatım olmadı.
Pandemi döneminde çıkış yapmanın ne gibi zorluklarını yaşadın?
Konserlerin yaklaşık 1 yıl boyunca yasaklanması benim şarkıcılık kariyerimin ilerleyişini oldukça olumsuz etkiledi. Çünkü şarkıcıların yaşadıkları ve büyüdükleri yerler sahneler. Sahne olmadıkça üretim motivasyonumun da olumsuz etkilendiği dönemler geçirdim elbette. O belirsizlik döneminde konserler için ne zaman hazırlanmam gerektiğini de bilemediğimden (menajer arayışı, grup arayışı gibi) o boşluktan çıkmam biraz zaman aldı ne yazık ki. Ancak 2 ay önce her ne kadar zaman kısıtlaması olsa da konserlerin tekrar başlaması biraz olsun motivasyonumu yerine getirdi ve normal şartlarda 1 sene önce yapmam gereken şeyleri yavaş yavaş yapıyor, şarkıcılık kariyerimde daha emin adımlarla ilerliyorum.
EP sonrasinda iki single yayınladın. Nasıl dönüşler geldi?
“Neyse Hayal Kurmayalım Şimdi”den sonra Nisan 2021’de “Özür Dilerim” ve en son 16 Temmuz’da “Geç Bunları” isimli iki single çıkarttım. İkisinin geri dönüşleri de genellikle oldukça iyiydi. Şarkılar biriktikçe her bir yeni parçaya daha çok tanımadığım insanlardan güzel yorumlar geliyor ve bu durum çok da tarifi olmayan bir durum.
Son tekli "Geç Bunları" hepsinden daha farklı ve daha eğlenceli tınlıyor. Bu değişimi neye borçlusun?
Aslında hayat da böyle bir şey değil mi? Gülerken ağlamak, koştururken durmak, mutsuzken bir anda mutlu olabilmek insan olmanın gerekliliklerinden biri bana soracak olursanız. Parçalarım da bu açıdan insan olmanın gereklerini yerine getiriyor. Ayrıca biraz uzun olacak ama bu parçanın hikayesinden de bahsetmem gerek bu soruyu yanıtlayabilmek için. Bu şarkının altyapısını ben 2017 yazında Los Angeles’ta okurken bestelemiştim. Ardından 2019’da Türkiye’ye dönüp şarkıcılık kariyerine başlamaya karar verdiğimde de o güne kadar yaptığım parçalar arasından prodüktörüm Haluk Kurosman’la seçtiğimiz ilk parçaydı bu parça. Şarkının kayıtları da 2020’nin Ocak ayında bitmişti. Ancak Mart ayında pandemi ile karşılaşınca normal şartlarda Mayıs ayı gibi yayınlamayı düşündüğümüz EP’yi bir süreliğine ertelemeye karar verdik. Yeni çıkış tarihini de Eylül ayı seçtikten sonra, bu parçanın yayınını tam bir “yaz parçası” olduğu için bir sonraki yaza ertelemeye karar verdik. Yani uzun lafın kısası aslında bu durum bir değişimden ziyade parça için doğru zamanı beklemekten kaynaklanıyor.
Şarkı radyolarda da sık sık karşımıza çıkıyor. Nasıl bir his kendi sarkinla karşılaşmak? :)
Çevremde çok fazla insandan “Senin şarkını geçen gün falanca radyoda duydum” şeklinde haberler alıyorum, bu müthiş bir his. Ancak ben televizyonda denk gelmeme rağmen henüz bir radyoda denk gelemedim ne yazık ki, umarım yakında o da olacaktır.
Sonbahar ve kış planların neler?
Çok yakında bir işle tekrar duyacaksınız beni, ancak sürpriz olduğu için onu şu an söyleyemiyorum. Onun dışında tahminen Ekim ayında yeni bir çalışma daha yayınlamayı düşünüyorum. Ayrıca Instagram hesabım (@denizkucukmusic) ve Youtube kanalım (Deniz Küçük) için yaptığım “Perşembe Şarkıları” serisine farklı bir formatta devam etmek gibi bir planım var. Konserlere başlamak da elbette pandemi koşulları elverdiğince planlarım arasında.
2022 de nasıl bir dünya hayal ediyorsun? Sence her şey daha kötüye mi gidecek, yoksa her karanlığın sonu aydınlıktır mı diyorsun?
Ailemden gelen bir “Hayata olumlu bakma” felsefem var benim. Her kötü şeyin sonunda bizi daha iyi bir hayatın beklediğine inanmadan yaşamak çok keyifli gelmiyor bana çünkü. Bununla birlikte geçirdiğimiz dönemin hayatımıza kattığı, benim “toplumsal depresyon” diye tabir ettiğim durumdan da yavaş yavaş kurtulduğumuza inanıyorum. Şu klasik cümleyle bitireyim: “En karanlık an gün ağarmadan hemen önceki andır.”
Peki sen nelerden ilham alıyorsun?
Ben ilhama çok inanmıyorum açıkçası. Üretim sürecim genelde enstrümanımın başına geçip saatlerce kafa patlatmak şeklinde gelişiyor. Düzenli ve disiplinli bir şekilde bunu yaptığım zaman sonunda kesin bir şeyler üretmiş oluyorum. Elbette hayatımda edindiğim tecrübeler, karşılaştığım insanlar, bana dokunan hayatlar bu üretim sürecime bir katkıda bulunuyordur, ancak “ilham geldi ve ben bu şarkıyı yazdım” diyebileceğim bir durumdan söz etmek verdiğim emeğe, harcadığım vakte ve özellikle aldığım eğitime ihanet etmek olur.
Müzik dünyasındaki idollerin kimler?
Hüsnü Arkan bu sorunun en net cevabıdır benim için. Elbette öykündüğüm, örnek aldığım başka sanatçılar da var ancak Hüsnü Arkan’ın benim hayatımdaki yeri çok farklı. Çocukluğumdan beri tanıdığım, bana 10 yaşında da büyük insan muamelesi yapan ve bu işi yapmaya karar verme sebebim olan bir müzisyen kendisi. Müzisyenliği zaten tartışılmaz ama karakteriyle, hayatı boyunca verdiği mücadelesiyle olabilecek en güzel örneklerden biri ve ben kendimi onunla büyüdüğüm için çok şanslı hissediyorum.
Kiminle aynı sahneyi paylaşmak isterdin?
Bu soruya da Hüsnü Arkan yanıtını verebilirim ama biraz daha hayal dünyamı genişletmek isterim açıkçası. O yüzden iki İngiliz grubu söyleyeceğim: Muse ve The Beatles. İlla şarkı söylememe veya bir enstrüman çalmama da gerek yok, rodi olarak dahi onların sahnesinde bulunmak, o enerjiyi yaşamak isterdim.
Keşke ben yapsaydım dediğin şarkı?
Bohemian Rhapsody. Sebebini açıklamama gerek yoktur diye düşünüyorum.
Hangi filmin hangi sahnesinde bu şarkım çalsa çok iyi giderdi dersin?
Issız Adam’ın sonundaki sinemada karşılaşma sahnesinde “Neyse Hayal Kurmayalım Şimdi” çok iyi giderdi.
Son olarak Medyakoridoru takipçilerine ne söylemek istersin?
Oldukça keyifli bir röportajdı, beni konuk ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Son olarak da yeni işlerimden haberdar olmak isteyen müzikseverler için sosyal medya hesaplarımı vermek isterim: Instagram ve Twitter’da @denizkucukmusic, Youtube ve Facebook’ta da Deniz Küçük sayfalarından benimle ilgili tüm gelişmeleri öğrenebilirler.