Gazeteciler, Türkiye'de güvende hissetmiyor: Şiddet, gazetecilerin 'cebine' kadar girdi!

Gazeteciler,+T%C3%BCrkiye%E2%80%99de+g%C3%BCvende+hissetmiyor:+%C5%9Eiddet,+gazetecilerin+%E2%80%99cebine%E2%80%99+kadar+girdi%21;
ABONE OL

MLSA, “Türkiye’de Gazetecilik: Güvende Hissetmiyorum” raporunu yayımladı. Rapora göre, 10 gazeteciden 9’u güvensiz hissediyor.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) yayımladığı “Türkiye’de Gazetecilik: Güvende Hissetmiyorum” rapora göre, 10 gazeteciden dokuzu güvensiz hissettiğini söyleyerek, “Çünkü her an bir gözaltı, tutuklama ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

GAZETECİLERİN EN ÇOK ŞİDDETE UĞRADIĞI ALANLARIN BAŞINDA SAHA GELİYOR

Rapora göre, gazetecilerin en çok şiddete uğradığı alanların başında saha, sonra da sosyal medya geliyor. Gazetecilerin büyük kısmı yazdıkları ya da takip ettikleri haberler nedeniyle ya kolluk şiddetine uğruyor ya da devlet otoritelerinin sayfalarına etiketlenerek hedef gösteriliyor. Gazetecilerin neredeyse tamamı şiddete karşı herhangi bir yaptırım yolu izlemeyi tercih etmiyor; başlıca gerekçeleri ise, “yargıya olan güvensizlik” oluyor. Dijital şiddete en çok maruz kalanlar ise LGBTİ+ ve kadın gazeteciler.

“GİTTİĞİM YERLER İÇİN YAKIN ARKADAŞLARIMA HABER VERME ZORUNLULUĞU HİSSEDİYORUM”

Rapora göre, gazetecilerin bazıları, “Gittiğim yerler için yakın arkadaşlarıma haber verme zorunluluğu hissediyorum. Bulunduğum yeri paylaşıyorum ve mümkünse tek başıma gitmiyorum” dedi. Dijital şiddetin boyutlarını da ortaya koyan rapora yansıyan ankette, bir gazeteci de, “Bir süre Twitter’a giremedim. Hâlâ çok linç edilen paylaşımların altında yazanları okuyamıyorum. Sosyal medyada haberlerim dışında paylaşım yapmıyorum, yorum yapmıyorum, haberlere gelen saldırı tarzındaki etkileşimleri de görmezden gelmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

EN ÇOK KAYGILANDIRAN SEÇENEK “GÖZALTI VE TUTUKLAMA” OLDU

Sonuçlara göre, gazetecileri en çok kaygılandıran seçenek, “gözaltı ve tutuklanma” oldu. Verilere göre, gazetecilerin yüzde 70,2’si gözaltına alınma ya da tutuklanma ihtimali, yüzde 59,7’si işsizlik, yüzde 49,1’i ise yargılanma ihtimalinin gölgesinde çalışıyor. Bununla birlikte kendisini kadın, non-binary ya da trans olarak tanımlayan katılımcıların yüzde 44,4’ü cinsel şiddet, yüzde 44,4’ü de toplumsal cinsiyet temelli saldırıları potansiyel tehdit olarak görüyor. Öte yandan gazetecilerin yüzde 35,1’i de potansiyel zorluk ya da tehdit olarak “ırkçı saldırıları” gördüğünü belirtti.

“HİÇ GÜVENDE İSTEMİYORUM”

T-24’te yer alan habere göre, Çalışma, MLSA tarafından Global Media Defence Fund programı altında UNESCO ortaklığıyla “Gazetecilerin Güvenliği ve Cezasızlık Sorunu Eylem Planı” kapsamında yürütüldü. Gazeteci Elif Akgül ve Laura Kunzendorf tarafından hazırlanan, danışmanlığını gazeteci Deniz Tekin’in yaptığı, editörlüğünü Ali Safa Korkut’un üstelendiği anket kapsamındaki MLSA raporuna göre, “Türkiye’de bir gazeteci olarak kendinizi güvende hissediyor musunuz” sorusuna gazetecilerin yarısı “Hiç güvende hissetmiyorum”; 36,84’ü ise “Güvende hissetmiyorum” yanıtını verdi. Genel tabloya göre ankete katılan her 10 gazeteciden neredeyse dokuzu Türkiye’de mesleklerini icra ederken kendisini güvende hissetmiyor.

SON BİR YILDA EN AZ 96 GAZETECİ FİZİKSEL SALDIRIYA UĞRADI

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) 2022-2023 Basın Özgürlüğü Raporu’na göre, son bir yılda en az 96 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 43 gazeteci, sözlü olarak tehdit edildi. Mesleki faaliyetlerinden ötürü soruşturma ya da yargılama sürecinde bulunan gazeteci sayısı ise bilinmiyor. Ancak MLSA’nın dava izleme verilerine göre, 1 Eylül 2021 ile 20 Temmuz 2022 adli yılında Türkiye’de en az 318 gazeteci yargılandı. Bu gazetecilerin çoğu terörle ilgili suçlamalara maruz kalırken kendilerine yöneltilen suçlamalara delil olarak ise haber, yazı, fotoğraf ve sosyal medya paylaşımları gösterildi.

“YARGIYA OLAN GÜVENSİZLİK”

MLSA “Türkiye’de Gazetecilik: Güvende Hissetmiyorum” raporuna göre ise 13 şehirden toplam 57 gazeteciyle yapılan araştırma gösteriyor ki öncelikle gazetecilerin çoğu Türkiye’de mesleklerini icra ederken kendilerini güvende hissetmiyor. Dahası, fiziksel şiddet ve tehditlerin failleri dikkate alındığında gazetecilere yönelik şiddetin müsebbiplerinin ilk olarak kolluk ya da kamu otoriteleri gibi aslında gazetecileri koruması gereken kimseler olduğu görülüyor. Ayrıca, şiddete karşı herhangi bir yaptırım yolu izlemeyi tercih etmeyen gazetecilerin başlıca gerekçesinin ise “yargıya olan güvensizlik” olduğu ortaya çıkıyor.

SAHADA ÇALIŞAN GAZETECİLER DAHA FAZLA ŞİDDETE UĞRUYOR

Gazetecilere yönelik tehdit, taciz, ısrarlı takip ve darp gibi fiziksel şiddete biçimlerine Web 2.0 ile birlikte artan çevrimiçi saldırılar da eklendi. Gazetecilerin çoğunun hem dijital hem de fiziksel şiddet sorularında tekraren şiddete maruz kaldığını beyan etmesi, gazetecilere yönelik hem fiziksel hem de dijital şiddette cezasızlığın sistematik bir sorun olduğunu gösteriyor. Özellikle kamera operatörü ya da foto muhabiri gibi bilfiil sahada çalışan gazetecilerin daha fazla şiddete uğradığını beyan etmesi de sokakta çalışma pratiğinin gazeteciler için güvenli olmadığını, bunun en temel gazetecilik faaliyetini yapılamaz hale getirdiğini ortaya koyuyor. Gazetecilerin, en çok şiddete maruz kaldıkları yer olarak sahayı göstermesi de bunu destekler nitelikte. Özellikle ankete Diyarbakır’dan katılan gazetecilerin tümünün son 5 yılda fiziksel şiddet ya da tehdide maruz kaldığını ifade etmesi, kent özelinde gazetecilerin ne kadar korumasız kaldığını gösteriyor.

ŞİDDET GAZETECİLERİN “CEBİNE” KADAR GİRDİ

LGBTİ+ ve kadın gazetecilerin de mesleklerini yaptıkları için diğer şiddet biçimlerinin yanı sıra cinsel şiddet ve tecavüz tehdidine de maruz kaldığını söylemesi, kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıların arttığı son yıllarda yükselen kaygıları perçinliyor. Tehdit, taciz, hedef gösterme, “doxxing” (kişisel bilgileri kamuya açık platformlarda yaymak), haber kaynaklarının ifşa edilmesi ve siber saldırılar gibi çevrimiçi şiddet biçimleri, gazetecilerin en sık maruz kaldığı şiddet türleri haline geldi. Bunların yanı sıra kamu otoritelerine ihbar, soruşturma, yargılama ya da Türkiye’de çok sık görülen, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) ya da İçişleri Bakanı’nın sosyal medya hesaplarını etiketleme gibi yöntemler de dijital alanda gazetecilerin maruz kaldığı şiddet biçimleri olarak öne çıkıyor. Geçmişte yalnızca sokak, iş yeri ya da saha gibi kamusal alanlarda tanıklık edilen şiddet, dijitalleşmenin etkisiyle gazetecilerin “cebine” kadar girdi ve bu kimselerin mahremiyet alanını da işgal etti. Gazetecilerin maruz kaldığı şiddetin önlenmesi şöyle dursun, faillerinin cezalandırılması açısından da hukuki ve pratik eksiklikler var.

twitter takip