Pazartesi günü gözaltına alınan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel'in bugün adliyeye çıkarılacağı belirtiliyor...
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; geçtiğimiz pazartesi günü gözaltına alınan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın üç gündür Emniyet’te yemek yemeği öğrenildi.
Avukatlar, savcılığa soruşturmayla ilgili kendilerinden saklanan bilgileri, yandaş bir gazeteye sızdıranlar hakkında soruşturma açılmasını istedi. TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve gazeteci Müyesser Yıldız’ın adliyeye çıkartılıp çıkarılmayacağı bugün netleşecek. Askeri casuslukla suçlanması ve gözaltında polislerin tavrı nedeniyle yemek yemeyi reddeden Müyesser Yıldız’ın, dün akşam saatlerine kadar herhangi bir şey yemediği öğrenildi.
TEM’deki polislerin, Yıldız’ın sigara içmesine de 3 gündür izin vermediği belirtildi. Avukatı aracılığıyla açıklamada bulunan Yıldız, “askeri casusluk” iddiasına ve yandaş basın haberlerine yanıt verdi.
Yıldız, yanıtında şunları kaydetti: “İsmail Dükel namuslu bir gazeteci arkadaşımdır. Belki inanmayacaklar, ama kendisiyle en az 10 yıldır, değil yüz yüze, telefonla bile görüşmüşlüğüm yoktur. Bizden nasıl bir örgüt çıkaracaklar? Sadece, onun ve Emre Kongar hocamız ile Merdan Yanardağ’ın yaptığı programlardan muktedirlerin rahatsız olduğunu görüyor, biliyoruz. Para cezaları yağdırdılar, yetmedi, gözdağı için İsmail’e de böyle bir suçlama yönelttiler.”
Şikâyetçi kurumun MSB olduğunun iddia edildiğini anımsatan Yıldız’ın, “Askeri casusluk önemli bir konudur. Bu suçlamada bulunan MSB ve medyaları, darbe davalarının ek klasörlerine TSK’nin en mahrem hangi bilgilerinin konduğuna bir baksınlar. Bu mahrem bilgileri satır satır okumuş bir gazeteci olarak tek birini bile yazmadığım gibi, o mahrem bilgilerin orada ne aradığını sorguladım. Şimdi soruyorum, devletin bu mahrem bilgilerini ek klasörlere sansürsüz bir şekilde gönderen görevlilerin yaptığı iş ve işleme ne denir. Yine iddialara göre şikâyetçi MSB imiş. Eğer doğruysa, keşke sayın Hulusi Akar beni takipte gösterdiği hassasiyeti, Genelkurmay Karargâhı’nda görev yapan ve ona en yakın olan komutaenlar konusunda göstermiş olsaydı da Türkiye 15 Temmuz felaketini yaşamasaydı” dediği belirtildi.