17-25 Aralık, 7 Haziran-1 Kasım 2015 süreci ve 15 Temmuz darbe döneminden sonra birçok medya kuruluşu seçilmiş meşru hükûmetin yanında yer almadı. İdeolojik olarak körleşmiş bu medya grupları sırf Erdoğan ve AK Parti devrilsin diye FETÖ'ye destek verdiler. Bir terör örgütünün yaptıkları her şeyi unutup seçilmişleri devirmesini alkışladılar.
Medya aracılığıyla ne kadar FETÖ argümanı varsa hepsini kullandılar. Hem kendilerini toksinlediler hem de izleyicileri ve okuyucularını. Sonuç ortada. Destek verdikleri FETÖ 15 Temmuz darbe girişimini yaptı ve sonunda terörist bir yapıdan başka bir şey olmadığını gösterdi. Bu konuda sürünün başını Cumhuriyet gazetesi çekti. Özellikle 2015'ten sonra gazete FETÖ bültenine dönüştü.
Akın Atalay'ın vakfın başına gelmesi ve Can Dündar'ın yayın yönetmeni olmasıyla FETÖ'cü savcı ve hâkimler gazetede aklandı. Savcı Selim Kiraz'ı şehit edenler Ahmet Şık eliyle "temiz ve masum çocuklar" gibi gösterildi. Bunları çok yazdık çizdik. Savcılarımız Cumhuriyet gazetesine soruşturma açtı, dava sonuçlandı. İstinaf aşaması da bitti.
Gazetenin vakfında da yönetim değişti ve Atatürkçü, Kemalist eğilimliler yönetimi eline aldı. Kabul etseler de etmeseler de önceki Cumhuriyet yönetimi FETÖ'ye yardım ve yataklık etti. Bu birçok haberle defalarca ispat edildi. Asla öz eleştiri yapmadıkları için halkın gözünden düştüler ve destekledikleri partiler hemen her seçimi kaybetti. Başta Cumhuriyet olmak üzere muhalif yayın organlarına önerim sıkıntılı süreçlerde yaptıkları yayınları gözden geçirmeleri.
İstinaf kararlarının geçen hafta UYAP'a yüklenmesiyle Cumhuriyet yazarlarından bazıları tekrar cezaevine girecekler. Kısa bir hatırlatma; 5 yılın altında ceza alanların kararlarına İstinaf karar veriyor. 5 yılın üstüne Yargıtay karar veriyor. Cumhuriyet davasında 5 yılın üstünde ceza alanlar Yargıtay kararını bekleyecekler.
Benim bu davada gazetecilerle ilgili başından beri savunduğum ilke şu: Can Dündar, Akın Atalay ve Kadri Gürsel suçludur. Gürsel cezasını çekti. Can Dündar tescilli bir hain ve yurt dışında firari. Eğer biri yurt dışına kaçıyorsa o zaten haindir. Akın Atalay vakfın başındaydı ve Cumhuriyet'in FETÖ'yü desteklemesi onun aracılığıyla oldu. O da Yargıtay kararını bekliyor.
Cumhuriyet gazetesinden Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara, Önder Çelik ve Emre İper geçen perşembe günü yeniden cezaevine girdi.
Yukarıda ismini saydıklarım dışındakiler bana göre fazla ceza aldılar. Cezaevine yeniden giren Cumhuriyet çalışanlarına da Yargıtay hakkı tanınmalı. Yargıtay'ın vereceği nihai karara göre içeri girmeli veya girmeliler.
Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümünde Kemal Kılıçdaroğlu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül arasında bu konu konuşuldu. İstinaf kararlarıyla ilgili bir düzenleme olacağının işaretini verdi Sayın Abdülhamit Gül. O yüzden Cumhuriyet yazarları içeriden çıkmalı ve Yargıtay'ın kararı beklenmeli. Demokrasi açısından da doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum...