Kendini değersiz hissetmek çocukluk kodlarında gizli

Kendini+de%C4%9Fersiz+hissetmek+%C3%A7ocukluk+kodlar%C4%B1nda+gizli
ABONE OL
Değersizlik hissi yaşayan kişilerin kendilerini suçlama ve beğenmeme eğilimi içinde olduklarını anlatan Cosmos Eğitim ve Danışmanlık’tan Enerji Terapisti Zehra Köse, “Bu kişiler hayata karşı isteksiz davranırlar. Herhangi bir şeye bağımlılık (insan, hayvan, alkol vb.) duyabilirler. Geçmişe takılı kalarak bir kurtarıcı bekleyebilir ve sık sık kurban psikolojisine girerek acıdan beslenirler. Bu kişilerde sevgisizlik, özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu ağır basar. Depresyon ve öfke patlamaları yaşarlar. Anne – babayı affedemezler” dedi. Bu tür hisleri yaşamamak için öncelikle kişinin kendisini sevmeyi öğrenmesi ve hayatının merkezine kendisini koyması gerektiğinin altını çizen Köse, çocukluk kayıtlarının incelenmesi ve çocukluk dönemi travmaları ile yüzleşmeleri gerektiğini söyledi. Oyuncu ve Yaşam Koçu Seçkin Zenginler de sorunun tekrar etmesi ve kişinin yaşam kalitesini bozması durumunda mutlaka bir uzmandan destek alması gerektiğini belirtti. Kendini ‘değersiz’ hissetme her dönemin en büyük sorunlarından biri. Kişi, ister kalabalık bir metropolde isterse de bir sahil kasabasında yaşamını sürdürsün yine de bu duygudan çıkamıyor olabilir. Kendini, yaptıklarını değersiz hissedebilir ve işe yaramaz olduğuna inanabilir. Bu duygunun sebeplerinin başında anne ile kurulan enerji bağının sağlıklı olmaması, yani emzirme döneminin tam olarak tamamlanamaması ve çocukluk döneminde yaşanan duygusal travmalar olabileceğini belirten Oyuncu ve Cosmos Eğitim ve Danışmanlık’tan Yaşam Koçu Seçkin Zenginler, “Bu travmalar arasında taciz veya tecavüzleri, çok kardeşli aile ortamını, terk edilmişliği, yenilmişliği, yetersizliği, boşanmış bir ailede büyümeyi, anne – baba kaybını, fiziksel eksiklikleri, özgüven eksikliğini, anne – baba yerine başkasının yanında büyümeyi sayabiliriz” dedi. ‘Hayır’ diyemezler Bu duyguyu taşıyanların kendilerine kötü hatta bazen de acımasız davrandıklarını anlatan Zenginler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kişiler kolay kolay ‘Hayır’ diyemezler, başkalarına çok vererek değer görme çabası içindedirler. Başkaları ile kıyas halindedirler ve kendilerini diğerlerinden aşağıda görürler. Bu duyguya girilen her bir durumda mevcut enerji yarıya düşer. Bu enerji seviyesinde ne kadar uzun süre kalınırsa, değersizlik hissi yaratan durumlar ve kişiler daha çok o kişinin hayatına çekilmiş olur. Kısır bir döngüdür bu. Değersiz hissettikçe de enerji kaybeder sonra daha fazla değersiz hisseder, dipsiz bir kuyuya doğru yol alırız. Bu döngüyü kırmak için, ilk adım ne hissettiğimizin farkında olmak ve kendimiz ile yüzleşmektir.” Bağımlılık nedenidir Değersizlik hissinin kolayca fark edilebilecek belirtileri olduğunu ifade eden Cosmos Eğitim ve Danışmanlık’tan Enerji Terapisti Zehra Köse, bunları şu şekilde sıraladı: “Öncelikle bu his içinde olanlar kendilerini suçlama ve beğenmeme eğilimi içindedirler. İsteksiz davranırlar ve kendilerini sürekli ertelerler. Başkalarına kendilerinden daha fazla değer verirler. Onlardan sevgi ve değer görmeyi beklerler. Herhangi bir şeye bağımlılık (insan, hayvan, alkol vb.) duyabilirler. Geçmişe takılı kalırlar ve bir kurtarıcı beklerler. Sık sık kurban psikolojisine girer ve acıdan beslenirler. Sevgisizlik, özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu ağır basar. Depresyon ve öfke patlamaları yaşarlar. Anne – babayı affedemezler.” İçimizdeki çocuk iyileştirilmeli Bu tür hisleri yaşamamak için öncelikle kişinin kendisini sevmeyi öğrenmesi ve hayatının merkezine kendisini koyması gerektiğinin altını çizen Köse, “Kendimizle bolca baş başa vakit geçirmeli ve iç dünyamıza yönelmeliyiz. Kendimizi her halimizle kabul etmeli, barışmalıyız. Özgüvenimizi artırabilecek yeteneklerimize odaklanmalı ve geliştirmeliyiz. Yeni bir saç, kıyafet ve imaj değişikliği yaratabiliriz. Keyif aldığımız ve bizi mutlu eden uğraşlarla ilgilenebiliriz. Çok vermekten ziyade almayı da öğrenebiliriz. Ebeveynlerimizle -özellikle anne- ile olan ilişkileri gözden geçirmeliyiz. Bizi bu duyguya sokanın egomuz ve acı yumağımız olduğunun farkına varabiliriz. Çocukluk dönemi travmalarımız ile yüzleşebiliriz” önerilerinde bulundu. Değersizlik duygusunun bazen farklı kimliklerde de kendini gösterebileceğini anlatan Köse, örnek olarak aile ortamında kendini çok iyi hisseden birinin iş yerinde iş kimliği ile değersiz hissedebileceğini söyledi. Bu durumun kişiyi pasif, özgüvensiz, içine kapanık ve her şeye ‘Evet’ diyen kurban bir çalışan pozisyonuna sokabileceğini de sözlerine ekleyen Köse, “Hangi durumda ve hangi kimlikte bu duyguya girildiği çok önemli. O durum ve kişinin, geçmiş ile bağlantısı ve bilinçaltı kayıtları ile eşleşen kısımları nelerdir? Çünkü mevcut durum, geçmişten gelen bir olayın yansıması olabilir. Acaba içimizdeki hangi çocuk bu duyguyu deneyimledi ve etkisi halen devam ediyor? Bu soruların cevaplarını bulabildiğimizde bugünkü bizler ve dolayısıyla gelecekteki bizler iyileşmiş oluruz” diye konuştu. Kayıtlar incelenmeli Sorunun haddinden fazla tekrar etmesi, yaşam kalitesini bozması ve kişinin enerjisini düşürmesi durumunda bir uzmandan destek alınması gerektiğini belirten Köse ve Zenginler, bu duyguya ait bilinçaltı kayıtlarına bakılması gerektiği uyarısında bulundular.  
twitter takip