İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı'ndan önemli açıklama! Yabancı din adamlarının Türkiye'deki ikametleri zorlaştırılıyor mu?

+%C4%B0stanbul+Protestan+Kilisesi+Vakf%C4%B1%E2%80%99ndan+%C3%B6nemli+a%C3%A7%C4%B1klama%21;+Yabanc%C4%B1+din+adamlar%C4%B1n%C4%B1n+T%C3%BCrkiye%E2%80%99deki+ikametleri+zorla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1l%C4%B1yor+mu?
ABONE OL

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı, yayınladıkları bir açıklama ile Türkiye'de görev yapan din görevlilerine 2019 yılından bu yana ikamet zorluğu çıkarıldığını açıkladı.

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı, yayınladıkları bir açıklama ile Türkiye'de görev yapan din görevlilerine 2019 yılından bu yana ikamet zorluğu çıkarıldığını açıkladı.
 
Geçen seneden bu yana; Proteston din adamlarına ve yabancı uyruklu vatandaşlara ön izin giriş şartı uygulandığını ve bu izin şartı nedeniyle Türkiye'de ikamet eden yabancı vatandaşların ikametgâh izinlerinin uzatılmadığı veya iptal edildiği belirten vakıf yetkililerden yardım istedi.
 
Vakıftan yapılan açıklamada; Ankara'da yardımcı din görevlisi olarak çalışan bir görevlinin yabancı uyruklu eşinin ikametgâh izni başvurusunun da reddedildiği ifade edildi.
 
Vakıf'tan yapılan açıklama şöyle:
 
Üzüntü ile ifade etmek isteriz ki; 2019 yılından itibaren Türkiye’de hizmet eden Protestan yabancı din adamlarının ülkemizde ikametleri zorlaşmıştır.
 
1999 yılında kurulan İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk Protestan vakfı olup, 2006 yılında Vakfımızın şapeli ve merkez binasının ibadethane (kilise) statüsü kazanmasıyla İPKV aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde resmiyet kazanan ilk Protestan Kilisesi olmuştur.
 
Vakfımızın temel amacı kuruluş senedinde de yer aldığı üzere “Birleşmiş Milletler Anayasası, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin çok taraflı Avrupa Sözleşmeleri ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Mevzuatına uygun olarak Protestan inancına mensup olan vatandaşlar ile Türkiye’de ikamet eden aynı inançtaki yabancıların dini ihtiyaçlarını karşılamaktır”.  Yine Protestan inancının bir temel gereği olarak yasalara bağlılığımız esas olup, ilkemiz dünyanın neresinde olursa olsun farklı görüş ve/veya inançlardaki toplumun tüm fertleri arasında kardeşçe yaşamak ve kamu düzeni ile kamu yararına hizmet etmektir. 
 
Kuruluşundan bu yana Vakfımız, Protestanların dini ihtiyaçlarını karşılamalarına olanak sağlamak için Türkiye’nin çeşitli illerinde açmış olduğu 11 temsilcilik ile hizmet etmeye devam etmektedir. Ülkemizde yetişmiş Protestan din adamı eksikliği nedeni ile vakfımız yabancı uyrukluları din adamı olarak istihdam etmektedir. Bu nedenle vakfımızın Ruhani Lideri de yabancı uyruklu olup, kuruluşundan bu yana yani 19 yıldır Din Görevlisi (Pastör) olarak istihdam edilmektedir.
 
Vakfımızın hizmetleri uluslararası platformlarda da devam etmek olup, vakfımız bir kültür mozaiği yaratmanın yanı sıra ülkeler arası bir köprü görevini de üstlenmekten mutluluk ve onur duymaktadır.  Nitekim, 2010 yılında Vakfımızın 10.Yıl kutlamaları çerçevesinde dönemin Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın tebrik mesajlarıyla beraber çeşitli aktiviteler gerçekleştirilmiştir. Ruhani Liderimizin İspanyol olması ve yakın geçmişimizde Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı’nın yürüttükleri Medeniyetler İttifakı eş başkanlığı sebebiyle Vakfımız, 10.Yıl Kutlamalarına davet ettiği İspanya Adalet Bakanlığının Din İşleri Başkanının, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı ile görüşmesini sağlayarak iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkilerine ve dünyadaki hoşgörü iklimini güçlendirmeye katkılarını sürdürmüş ve sürdürmeye devam etmektedir.
 
Ancak üzüntü ile ifade etmek isteriz ki; 2019 yılından itibaren Türkiye’deki Protestan Kilise topluluklarına hizmet eden yabancı din adamlarının ülkemizde ikametleri zorlaşmış, konu ile ilgili bilgi taleplerimize yeterli bir açıklama getirilmemiştir. Gerek din adamlarımıza gerekse Protestan inancına mensup birçok yabancıya gerekçesini anlayamadığımız ve sebebini öğrenemediğimiz ön izin giriş şartı uygulaması yapılmakta olup, bir nevi Türkiye’ye giriş yasağı olan ön izin giriş şartı uygulaması nedeni ile hali hazırda ülkemizde ikamet eden yabancı vatandaşların ikametgâh izinlerinin uzatılmadığı veya iptal edildiği bilgilerini de almaktayız.  Yine Ankara Temsilciliği’mizde yardımcı din görevlisi olarak hizmet eden, Türk vatandaşı, üç çocuk babası olan görevlimizin yabancı uyruklu eşinin ikametgâh izni başvurusu da reddedilmiştir.  Ayrıca 2001 yılından beri T.C. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın izniyle “din görevlisi” olarak Vakfımıza ve Vakfımızın bünyesindeki kilise topluluklarına 19 yıl boyunca aralıksız hizmet eden, İspanya uyruklu Ruhani Liderimize de 2019 Kasım ayında ön izin giriş şartı (istizan N kararı) uygulaması yapıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Bu nedenle tarafımızca yasal yollara da başvurulmuş olup, Türk Hukuk Sisteminin adaletin tecelli etmesinde mahir ve yeterli olduğuna inancımız tamdır. Ancak bir hata yapıldığı ve düzeleceği umudumuzu paylaşırken, bu durumun bizlerde yarattığı derin üzüntüyü de paylaşmak istediğimiz için böyle bir basın açıklaması yapmayı gerekli görmüş bulunmaktayız.
 
Belirtmek isteriz ki; Vakfımızın din adamları tarafından Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere tüm yasal düzenlemelere saygı ile uyulmakta, titizlikle hareket edilmektedir. Yine ülkemizdeki diğer inançlara sahip insanlarımıza da sevgi, saygı ve hoşgörü ile yaklaşılmaktadır. Vakfımızın; yalnızca kuruluş amacı olan dini ihtiyaçların karşılanması konusunda faaliyet göstermekte olduğunu, amacı dışında hiçbir faaliyette bulunmadığını, siyasi herhangi bir oluşum içerisinde de yer almadığını ve yer almayacağını ifade etmekte fayda görmekteyiz.
 
T.C. Anayasa’sının 2. Maddesinde de belirtildiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, belirtildiği üzere bir Hukuk Devleti olup, “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Bilindiği üzere 2020 yılı şubat ayında Yunanistan’da dini vecibelerini yerine getiren bir müftü tutuklanmış olup, Sayın Dışişleri Bakanı tarafından son derece yerinde bir açıklama yapılarak, yapılan haksızlık dile getirilmiştir. Bu meyanda ülkemizin ve Sayın Dışişleri Bakanı’nın konu ile ilgili hassasiyetine ve yaptığı açıklamaya iştirak ettiğimizi belirterek, dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir din adamının dini vecibelerinden mahrum bırakılmamasını; yalnızca dini inancı nedeniyle keyfi bir uygulamaya maruz bırakılmamasını temenni ediyoruz.
 
Ayrıca Ülkemizin ve tüm dünyanın Covid-19 afetinden ötürü yaşadığı zor süreçten ötürü, yakınlarını kaybeden tüm vatandaşlara baş sağlığı, halen hastalıkla mücadele veren vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.
 
Yukarıda açıklamış olduğumuz uygulamalar nedeni ile yaşamakta olduğumuz ön izin şartı uygulamaları ve ikametgâh sıkıntılarını dile getirerek sayın devlet büyüklerimizden tarafımıza bir yardım elinin uzanmasını gönülden diliyoruz.
 
T.C. Anayasa’sı ve uluslararası sözleşmelerle temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilen düşünce, din ve vicdan özgürlüğünün her daim korunması dileğiyle Protestanlar olarak içinde bulunduğumuz zor durumu kamuoyunun bilgisine ve devletimizin sağduyusuna saygılarımızla arz ediyoruz.
twitter takip