'Maalesef yakında sinemasız şehirlerimiz artacak'

%E2%80%99Maalesef+yak%C4%B1nda+sinemas%C4%B1z+%C5%9Fehirlerimiz+artacak%E2%80%99
ABONE OL

SİSAY Genel Sekreteri Fevzi Genç, Medyakoridoru'nun sorularını yanıtladı...

Pınar Karahan / Serbest gazeteci

[email protected]

 

Yeni tip koronavirüs Covid-19 salgını nedeniyle mart ayından bu yana kapalı olan sinemalar, 7 Ağustos'ta yeniden açıldı. Ancak sınırlı sayıdaki lokasyonlarda... Halihazırda açık olan sinemaların çoğu da masraflarını karşılayamıyor. Büyük umutlarla vizyona girmesi beklenen TENET ve MULAN filmleri de umulduğu gibi sektöre çare olmadı. En azından bir kısım sinemacının görüşü bu yönde.

Vaka sayılarının da bir yandan artış gösterdiği şu günlerde, çoğu sinema seti durmuş durumda. Salonlar tek tek kepenk kapatıyor, film üreticilerinin neredeyse tamamına yakını önünü göremiyor. Çünkü belirsizlik hakim! Devletin ise önlem ve destek kapsamında henüz attığı somut bir adım yok. Kısacası sektör tam anlamıyla kaderine terk edilmiş durumda...

Peki sinemacılar ne diyor?

Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Genel Sekreteri Fevzi Genç'le koronavirüsün yarattığı tahribatı ve sinemanın sorunlarını konuştuk...

 

"SALON SAHİPLERİ ELEKTRİK FATURALARINI BİLE ÖDEYEMİYOR"

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, her kriz döneminde olduğu gibi yine ilk başta kültür sanat sektörünü etkiledi. Bu alanların başında ise ne yazık ki sinema sektörü geldi. Salgının geçtiğimiz mart ayından bu yana sektörde yarattığı etki ve bunun sonuçlarına dair neler söylemek istersiniz?

Şüphesiz en çok etkilenen sektörlerden biri sinema oldu. Film üretim-tedarik süreci bir zincir olduğu için toparlanması daha uzun ve sancılı olacaktır ve oluyor. Mart ayında sinemaların kapatılması kararı 1 Temmuz itibariyle kaldırılmıştı. 1 Temmuz'da ülke genelinde çok az sinema açıldı. Ağustos ayına geldiğimizde ülkedeki sinemaların açılma oranı %50 oldu. Ancak son 2 haftada TENET, MULAN gibi büyük prodüksiyonların sadece belli lokasyonlarda ilgi görmesi nedeniyle açılan sinemalar tekrar kapatma kararı almaya başladı. Özellikle Anadolu'daki mikro ölçekteki sinema işletmelerimiz elektrik giderini bile karşılayamayacak durumdalar.

"SİNEMADA MÜCBİR SEBEP UYGULAMASI ÇOK ERKEN KALDIRILDI"

"AVM'LER, İŞ YAPILMADIĞINI BİLDİKLERİ HALDE YÜKSEK MEBLAĞLAR TALEP EDİYORLAR"

Bildiğim kadarıyla devletin yalnızca kısa çalışma ödeneği desteği oldu. Bu tek başına yeterli miydi? Neler yapılabilirdi?

Kısa çalışma ödeneği alan sektörlerden biriyiz. Personel giderimizi hafifletmiş oldu ancak bizim en büyük giderimiz kira ve AVM'lerde alınan genel gider faturalarıdır. Bazı AVM'ler bu konuda uzlaşmaz tavır içerisindeler. İş yapılmadığını bile bile çok yüksek meblağlar talep ediyorlar. Buna dayanamayan üyelerimiz AVM içerisindeki sinemalarını kapatıyorlar maalesef. AVM'ler bunların yerine sinema işletmecisi de bulamayacaklar. Mart-Temmuz ayları arasında sinemalarımız devlet tarafından kapatıldığı için "mücbir sebep" sayılarak kira ödemiyorduk. AVM'ler Temmuz ayında mücbir sebebin kalkmasını takiben kiralarını istemeye başladılar. Pandemiden etkilendiği aşikar olan sinema gibi niş alanlarda "mücbir sebep" devam etmeliydi. Çok erken kaldırıldı düşüncesindeyiz.

SİSAY olarak çözüm noktasında hangi adımları attınız?

SİSAY olarak ülke sinemalarının %95'ini temsil ediyoruz. Alışagelmiş derneklerden farklı olarak üyelerimiz derneğin aldığı kararlara proaktif olarak katılırlar ve her aşamada görüşlerini bildirirler. En ücra coğrafyadaki üyemizle bile iletişim kanallarımız aktif olduğu için problemler ve çözümler konusunda çok net ve yetkiniz. Sektörün yapısal problemlerini ve pandeminin yarattığı krizi ve önerilerimizi ilgili kurumlarla en üst düzeyde yaptığımız toplantılarda paylaşıyoruz. Sinemalarda alınacak Covid-19 tedbirleriyle ilgili Bilim Kurulu ile toplantılar yaparak ideal önlemlerin alınmasına katkılarımız oldu. Yapımcıların risk almaktan korktuğu bu dönemde de nasıl içerik üretiriz veya film çekmek isteyen yapımcılara nasıl destek oluruz diye projeler üretiyoruz.

"MAALESEF YAKINDA SİNEMASIZ ŞEHİRLERİMİZ ARTACAK"

Normalleşme adımları çerçevesinde 7 Ağustos'ta yeniden açılan sinemaların şu anki durumu nedir? Rakamlar beklentiyi karşıladı mı?

Aslında sinemalar 3 Temmuz'da açıldı ama sayıları çok azdı. 7 Ağustos itibariyle açılma oranı %50'yi buldu. Açılış kararlarındaki en büyük etken AVM'lerin dayatması ve TENET, MULAN gibi filmler için ön bir hazırlık yapmaktı. En merak edilen ve gösterge özelliğinde olacak seyirci sayıları 28 Ağustos'ta vizyona giren TENET filmi ve 4 Eylül'de vizyona giren Disney'in MULAN filmiydi. Büyük şehirlerde güzel bir tempo yakalasak da, Anadolu sinemalarında umulan hareket olmadı. Bazı sinemacılar tekrar salonlarını kapatmayı tercih ettiler. Önümüzdeki günlerde sinemalarını bir daha açılmamak üzere kapatan arkadaşlarımız olacak. Yakında "sinemasız şehirlerimiz" artacak maalesef.

"DİJİTAL PLATFORMLAR SİNEMANIN ALTERNATİFİ DEĞİL, TAMAMLAYICI UNSURU OLACAK"

Vaka sayılarının arttığı şu günlerde nasıl bir senaryo bekliyor sizce sektörün geleceğini?

Vaka sayıları arttığı sürece tedbirler ve yasaklar tekrar gündeme gelecek. Hayatın normale dönmesi uzayacak. Bütün bunlar insanların bir araya geldiği tüm faaliyetleri durduracak. Böylesi bir deneyimi hepimiz ilk defa tecrübe ediyoruz. Bu yüzden süreci kestirmek çok zor. Elbet bir gün normale döneceğiz ama zamanını kestirmek zor. Dijitalleşme hayatın her alanında kolaylıklar sunarken bazı iş yapma modellerini ortadan kaldırdı. Ama sinema bunlardan biri olmayacak inancındayız. Pandem sürecinde mecburi veya gönüllü eve kapanmalar olduğu için dijital platformlarda film izleme alışkanlığı tahminlerden çok daha hızlı yayıldı. Dijital platformların sinemanın bir alternatifi değil tamamlayıcı bir unsuru olacağını düşünüyoruz. Evde izlenecek filmler ayrıdır, sinemada izlenecek filmler ayrıdır.

"DİJİTALLEŞMENİN YAN ETKİSİ OLARAK ÇOK FAZLA ÖZENSİZ FİLM VİZYONA ÇIKIYOR"

"ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE FİLM ÜRETMEK İÇİN DEĞİL, FİLMİ SEYİRCİYLE BULUŞTURMAK İÇİN ÇOK BÜYÜK BÜTÇELER GEREKECEK"

Sektörün tek sorunu koronavirüs değil elbette. Promosyonlu bilet fiyatlarının yarattığı kriz, nitelikli yapımların azlığı ve izleyicinin dijitale yoğunlaşması da bir tehdit sinema için. Tüm bunların ışığında film üreticilerini nasıl bir gelecek bekliyor?

Pandemi sürecinden çok etkilenmemizin bir nedeni de 2019 yılında yapımcı firmalar ile yaşanan krizdi. Yani biz 2 sene üst üste kriz yaşadık diyebiliriz. Aslında nitelikli yapımlar az değil, niteliksiz yapımlar çoğaldığı için kaliteli, özenli içerikler oransal olarak az gözüküyor. Bildiğiniz gibi dijitalleşme, film üretim sürecini de çok kolay ve ucuz hale getirdi. Film üretimindeki bu kolaylık sanatçılara büyük bir özgürlük sağladı. Bunun sonucunu son yıllarda filmlerdeki çeşitlilikte görüyoruz. Ancak bir yan etki olarak çok fazla özensiz film de vizyona çıkıyor. 2018-2019 yıllarına vizyona çıkan filmlerin %75'i 100.000 bile satışını geçememiş. Önümüzdeki süreçte film üretmek için değil, filmi seyirciyle buluşturmak, gösterime sunmak daha büyük bütçeler gerektirecek. Bu bütçeyi karşılayacak filmlerin vizyonda çoğalacağı günler bekliyor bizleri. Daha küçük bütçeli işler için zaten alternatif mecralar gittikçe çoğalıyor.

Salon sahipleri hangi sorunlarla mücadele ediyor? Birçok sinema salonu kapandı ve kapanmaya devam ediyor...

Salon sahipleri 2014 yılından beri sıkıntı içerisindeler aslında. Sinemanın dijitalleşmesini tamamen kendi kaynaklarımızla yaptık. Tüm dünyada bu dijitalleşme süreci devlet desteği ve yapımcı şirketlerin desteğiyle gerçekleşti. Ancak ülkemizde devlet desteği olmadığı gibi dijitalleşme sürecinde aldığımız cihazlar için ÖTV ödemek zorunda kaldık ve hala da ödüyoruz. Bizim gibi üretimde kullandığı makine ve malzemelere ÖTV ödeyen sektör yoktur diye düşünüyoruz. Yapımcı şirketlerin de çok az katkısı oldu. Bunun şartları da o kadar ağırdı ki küçük sinemalarımızın hiçbiri bundan faydalanamadı. 5 yıllık yatırım üreci tamamlandığında ise 2019 yılında yapımcılarla yaşanan sorunlar ve 2020'de pandemi krizi hayatta kalmayı zorlaştırıyor. Bunların yanında 1950'li yıllardan kalan ciromuzun yüzde 10'una tekabül eden bir Eğlence Vergisi yükümüz var.

"SİNEMALAR, BİRAZ DAHA BUTİK İŞLETMELER OLARAK VARLIĞINI KORUYACAK"

Bu sezon sinema açısından nasıl geçecek sizce? Filmler her şeye rağmen vizyona girer mi? Yeniden ayağa kalkar mı sektör?

Bu sezonun gidişatı biraz da pandeminin gidişatına bağlı olacak. Hep birlikte izliyoruz süreci. Her şeye rağmen hayat devam edecek ve alternatif çözümler bulunacaktır. Sinemacılık global anlamda da bir dönüşüm içerisinde. Teknoloji devleri dediğimiz Apple, Google, Amazon gibi firmaların sinemaya ilgisi var ve bunlar çok güçlü firmalar. Dönüşümün öncüleri bu firmalar olacak gibi duruyor. Şahsi görüşümüz sinemalar biraz daha butik işletmeler olarak varlıklarını koruyacaklardır.

"DEVLET, 2019 YILINDA ALDIĞI EĞLENCE VERGİSİNİ SEKTÖRE FON OLARAK VERMELİ"

Nasıl bir çözüm öneriniz var?

Kısa vadeli çözüm önerimiz; devletin zor durumdaki küçük sinema işletmelerine nakdi destek olması. Aynı zamanda içerik üretenlere çok hızlı bir şekilde destek olması. Bunun için ellerinde fon da var. 2019 yılında yine sektörden aldıkları eğlence vergisini bu amaçla kullanabilirler.

İkinci olarak, eğlence vergisinin kaldırılmadığı her gün sinemacıların sırtındaki kambur büyüyor. Bunun artık kaldırılması gerekiyor.

Üçüncü olarak ise geçici olarak %1'e indirilen KDV'nin kalıcı olması ve daha da önemlisi film satın almalarında da KDV'nin %1 olması...

twitter takip