Her yıl 3 Mayıs'ta kutlanan Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Türkiye'de bir kutlama değil, yas günü olarak hatırlanıyor...
Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü... Her yıl tüm dünyada 3 Mayıs tarihinde kutlanan bu özel gün, Türkiye için adeta bir yas gününe dönüşmüş durumda.
Medyanın yüzde 90'ının iktidar baskısı altında olduğu, 43 gazetecinin hâlâ cezaevinde tutulduğu, tam 12 bin gazetecinin işsiz kaldığı, neredeyse her gün gazetecilerin haklarında açılan davalar nedeniyle adliye kordorlarını doldurduğu bir ülkede, basın özgürlüğünden ve bir kutlamadan söz etmek neredeyse imkansız.
Nitekim, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre; Türkiye, 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer aldı. Endeksin ilk kez yayımlandığı 2002 yılında 99'uncu sırada yer alan Türkiye, 2016'da 151, 2017'de 155, 2018 ve 2019'da 157, 2020'de ise 154'üncü sırada gösterilmişti. Bu yıl bir puan gerilemiş olsak da, iktidarın gazetecilerin üzerinde oluşturduğu baskı her geçen gün daha da artıyor.
Bunun en taze örneğini, 1 Mayıs eylemleri için Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hukuka aykırı olarak yayınladığı "polislerin görüntü ve seslerini kaydetmeyi yasaklayan" genelge ile gördük. Eylemlerin olduğu gün, 3 meslektaşımız polsin engellemesiyle karşılaştı, cep telefonu ve fotoğraf makinelerindeki görüntüler silinmeye çalışıldı.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye'de "ana akım" olarak tabir edilen medyanın yerini alan "bağımsız gazetecilik", önemli bir yükseliş gösterdi. Bu noktada haber alma özgürlüğüne sahip çıkan halkın desteği de çok önemli bir katkı sağladı.
Tüm ekonomik ve siyasi baskılara rağmen, inatla işini yapmaya ve mesleğini savunmaya çalışan tüm meslektaşlarımızla birlikte daha güçlü bir medya ortamına kavuşmak ve 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlayabileceğimiz günlere erişmek umuduyla...