65 yaş ve üzeri yurttaşlar: Resmen kaderimize terk edildik. Bize 'ölün' demekle aynı şeydi bu

65+ya%C5%9F+ve+%C3%BCzeri+yurtta%C5%9Flar:+Resmen+kaderimize+terk+edildik.+Bize+%E2%80%99%C3%B6l%C3%BCn%E2%80%99+demekle+ayn%C4%B1+%C5%9Feydi+bu
ABONE OL

Pandemi sürecinde en çok yasaklara maruz bırakılan 65 yaş ve üzeri yurttaşlar, ötekileştirildiklerini vurgulayarak, gidişatı endişe ile takip ettiklerini söyledi. 

Not: Röportajlar, 17 Mayıs'tan itibaren uygulamaya konulan "kademeli normalleşme" kararından önce yapılmıştır.

 

Gülistan Özel / Serbest Gazeteci

[email protected]

 

Ciddi bir sağlık krizi olarak bir anda dünya gündemine düşen Koronavirüs (Covid-19), toplumları yeni bir toplumsal düzene zorladı. Küresel ölçekte etkisini gösteren Koronavirüs, Türkiye'de ilk olarak 11 Mart 2020'de saptandı. Ülkedeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Sonraki aylarda virüsün yayılma hızı ve durumu göz önüne alınarak, birtakım yasaklamalar getirildi. Bu yasaklardan biri de 65 yaş ve üzeri yurttaşlara getirilen sokağa çıkma yasakları. Kademeli normalleşme kararından önce konuştuğumuz ve diğer kesimlere göre daha katı yasaklara maruz kalan 65 yaş ve üzeri yurttaşlar, ötekileştirildiklerinden şikâyetçi. 

 

*Selami Çetin

‘‘Kaderime terk edildim’’

73 yaşındaki Selami Çetin emekli bir çiftçi. Prostat kanseri olan Çetin, pandemiden önce torunları ile parkta bolca zaman geçirdiğini söyledi. Pandeminin hayatını alt üst ettiğinden yakınan Çetin, ‘‘Her şey normal iken bir anda her şey anormal duruma geldi. Neyin ne olduğunu anlamadan, bize sokağa çıkma yasağı getirildi. Kanserin yanında birçok hastalığı olan bir insanım. Vakaların artması beni ciddi derecede korkuttu. Hastanede düzenli tedavi görüyordum artık gitmemeye başladım, ki zaten evden çıkmamızda yasaklanmış. Gidersem hastanede virüs kaparım korkusu oluştu. Bu durum ağrılarımı daha da arttırdı. Resmen kaderime terk edildim. Bize "ölün" demekle aynı şey bu. Bizi insan yerine koymadılar, ötekileştirdiler. Hükümetten bizi destekleyen herhangi bir uygulama göremiyoruz’’ dedi. 

‘‘Sağlık sistemi iyi yönetilemedi’’

Sağlık sisteminin iyi yönetilemediğinden de şikâyet eden Çetin, kendini yalnız ve değersiz hissettiğini belirtti. Çetin, ‘‘İlk vakadan bugüne binlerce vatandaş, yüzlerce sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Bu derece ciddi bir sağlık problemine ciddiyetsiz yaklaşılmasının sonucu maalesef binlerce hayatın kararması oldu’’ şeklinde konuştu. 

Ortada aşı yok

Abdulsamet Akdemir ise yasaklardan dolayı psikolojisi bozulmuş, 67 yaşında bir yurttaş. Pandemi sonrası uygulanan yasakların kendisini çok etkilediğini söylüyor. İstanbul'un Esenler ilçesinde bulunan Bitlis Tatvan Budaklı Köyü Derneği'nde görevli çalışan Akdemir, aşı olamamaktan dert yanıyor. Korkmaz, ‘‘Bu sürecin bu kadar uzayacağını tahmin etmemiştik. Vatandaşlar olarak getirilen her kurala uyduk fakat yasakları getirilenlerin kendisi buna uymadı. Çeşitli risk gruplarına göre aşılama yapılacak dediler, ben dahil, çevremde kimsenin aşı olduğunu ne gördüm ne de duydum.  Bu nereye kadar sürecek pek kestiremiyorum’’ diye ifade etti. 

Mağduriyetler giderilmeli 

‘‘Devlet bu salgını bitirmek için meseleye ciddiyetle yaklaşmalıdır’’ diyen Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Yazık değil mi her gün 300'ün üstünde insan hayatını kaybediyor. Binlerce insan işsiz, evine ekmek götüremiyor. Yaşlılar ev ve hastanelerde can çekişiyor. Dükkanlar kapalı esnaf kan ağlıyor. Her yaştan insan evlere tıkılı kalarak psikolojik travma yaşıyor. Yoksulluk katlanarak artıyor. Bunun düzeltilmesi ve mağdur olan yurttaşların mağduriyetinin giderilmesi için devlet salgına karşı ciddiyetle yaklaşmalı ve oyun haline gelen bu durumu ortadan kaldırılmalıdır. Olan biteni endişe ile takip ediyoruz.’’

 

*Faruk Delibalta

‘‘Sevgi şart değil fakat saygı olması lazım’’

Faruk Delibalta da 65 yaşına girerken yasaklardan nasibini almış bir yurttaş. Sol dizinde bir kireçlenme olduğunu ve yürümekte zorluk çektiğini aktaran Delibalta, dile getirilen ‘‘sosyal mesafe’’ kavramını eleştirdi. Sosyal mesafe yerine ‘‘fiziki mesafe’’ kavramının kullanılması gerektiğini vurgulayan Delibalta, torunlarını eskisi gibi sevememekten yakındı. Sevmenin şart olmadığını fakat saygının olması gerektiğini ifade eden Delibalta, ‘‘Gençlere çok üzülüyorum. Bizden geçti ama bu gençler ne yapacak? Arada çıkmamıza izin veriyorlar onu da pazar gününe denk getiriyorlar. Market kapalı, Pazar kapalı, bakkal kapalı, biz ne yapacağız?’’ diye sordu. ??‘‘Çözüm bulsunlar’’??Yasakların ne zaman sonlanacağı bilinmediği için bundan olumsuz etkilendiğini söyleyen Delibalta, ‘‘Mezarlıklarımız sahipsiz kaldı. Hastaneye gittiğimizde ilgi göremiyoruz virüs var diye. Hem virüsten hastalananlara hem de yaşlılarla da ilgilensinler. İnsan kendini dışarda özgür hissediyor. Biz bu toplumdan değilmişiz gibi kurallar getiriyorlar. İçeride bunaldık. Bu gidişatın sonu nereye gidecek, buna bir çözüm bulsunlar’’ talebinde bulundu.  ?????

twitter takip