Yavuz Selim Demirağ sordu: 'Hangi lastik patladı?'

Yavuz+Selim+Demira%C4%9F+sordu:+%E2%80%99Hangi+lastik+patlad%C4%B1?%E2%80%99
ABONE OL
Geçtiğimiz hafta Ankara'daki evinin önünde 6 kişinin sopalı saldırısına uğrayan Yeniçağ Gazetesi Yavuz Selimağ bugünkü köşe yazısında saldırının detaylarını yazdı. Kendisine saldıran kişilerin kamera kayıtlarının olmasına rağmen 'Trafikte tartıştık' demesini ve savcığa ifade vermeden serbest bırakılmasını eleştiren Demirağ yazısında"Dürüst çocuklar! En azından Kabataş vakasında olduğu gibi "başörtülü bacımızın üzerine işedi..." demediler" dedi. Saldırganların çelişkili ifadeler verdiğini de vurgulayan Yavuz Selim Demirağ bu durumun kendisine 'Hangi lastik patladı' fıkrasını hatırlattığını söyledi. Yavuz Selim Demirağ yazısında şunları yazdı: ... Geçtiğimiz hafta "Mankurtların saldırısı" ile fena halde dayak yedim. Kurulmuş robotlar beni tanımadıklarını ne iş yaptığımı bilmediklerini, "dövün" emri üzerine ilk ifadelerinde ikisi dövdüklerini itiraf etmişti. Derken 4 mankurt daha yakalandı. Her şey ortada kamera kayıtları, görgü tanıkları... Zeka seviyemizle alay edercesine "trafikte tartıştık, itişip, kakıştık. Sopa, demir, silah yoktu. Arabaya binip gittik" demişler. Dürüst çocuklar! En azından Kabataş vakasında olduğu gibi "başörtülü bacımızın üzerine işedi..." demediler. Makurtlar Sincan'da kahvede buluşup oyun oynamışlar. Canları sıkılmış araba ile tur atıp Yenimahalle'de playstation oynamışlar. O sırada değerli kardeşim Murat Ağırel'in kullandığı beyaz renkli araç onları sıkıştırmış. İnip tartışmışlar. Silah, sopa yokmuş... Savcı Bey inanmış. "Yavuz'un hayati tehlikesi yok" diye ifadelerini bile almadan serbest bırakın talimatı vermiş. Oysa polisin elinde görüntüler var. Plaka sahte. 3 kişiden fazla, dolayısı ile çete suçu... Kahraman edaları ile ellerini, kollarını sallayarak çıkıp gitmişler. İhtimal ki kuklacılar tarafından görevlerini başarı ile yerine getirdikleri için tebrik edildiler. Ödüllendirildiler... Kamuoyunun yoğun tepkisi ile dün "adli kontrol şartı" konmuş... Haftada iki gün imza atacaklarmış. İlk gün isimlerinin baş harfleri yayınlanan saldırganların kimlikleri yayınlandı. Adem Yavuz, Furkan Çelik, Necmettin İnan, Emrah Bulut, Ali Adanır, Orhan Çoban... Aracı da Çoban kullanıyor... Ruhsat sahibi kim meçhul. 5 tanesi bindikleri aracın Doblo olduğunu söylerken birisi Fiorino olduğunu söylüyor. Derken araç arızalanmış. Sanırım plaka değişimi. Ayrılıp taksi ve dolmuş ile ikametlerine dönmüşler. Bir ara verelim. Birilerinin "Ne işi var" dedikleri yer polis karakoluna 20 metre uzaklığındaki evimin önü. Türkiyem Tv'deki programdan sonra nereye gideceğim?.. Saat 22.45'de elbette evime... Kırkkonaklar'daki stüdyodan Yenimahalle'deki evime kadar takip edildiğim ortada. Araçtan inip apartman kapısının kilidini açmak üzere eğildiğim anda demir ve sopalar ile yıldızları sayıyorum. Pusu... Arkadan saldırı... Dam, hane ya da ev kültürü yok! Söylenecek söz de... Söz konusu mankurtların çelişkili ifadeleri malum tıb talebelerinin fıkrasını hatırlattı; Sınava geç kalan 4 talebe, hocalarına gelirken aracın lastiğinin patladığını söylemişler. Tecrübeli Hoca "tamam" demiş. 4 öğrenciyi farklı sıralara oturtup sınav kağıdını vermiş. Soru tek... "Aracın hangi lastiği patladı?" Öğrencilerin biri "sol ön" diğeri, "sağ arka" öteki "sağ ön" beriki "sol arka" cevabını vermiş. Sorgulama metodunun en basit kuralı. En azından sevgili Hulki Cevizoğlu'nun "Sorgulama Teknikleri" adlı kitabını okusalar... Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ  
twitter takip