Ankara'da bir plazanın 20. katından şüpheli şekilde düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Şule Çet’in ölümüne ilişkin İstinaf Mahkemesi, sanıklar için istenen cezaları onadı. Mahkemenin gerekçeli kararında ise şu ifadeler yer alıyor...
T'24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre; Ankara’da, tecavüz ve darp edilerek plazadan aşağıya atılan Şule Çet davasında, sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’a verilen hapis cezalarını yerinde bulan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (istinaf mahkemesi), gerekçeli kararında, sanıklardan Aksu’nun tecavüz ve darp eylemlerini gizlemek için Çet’i plazanın 20. katından aşağıya attığını belirtti.
Sanıkların itirazlarını reddeden istinaf mahkemesi, Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, sanıklardan Aksu’ya verdiği 18 yıl 9 ay ve suça yardım gerekçesiyle Akand’a verdiği 12 yıl 6 aylık hapis cezalarını yerinde buldu. Avukat Onur Tatar, sanıkların kararı Yargıtay’a taşıma hakları olduğunu, kendilerinin de sanıklara yapılan ve istinaf mahkemesinin de yerinde bulduğu iyi hal indirimini Yargıtay’a taşıyacaklarını söyledi.
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararlara yapılan itirazları değerlendiren istinaf mahkemesi, gerekçeli kararında şu ifadeleri kullandı:
“Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktule Şule Çet'in Gazi Üniversitesi'nde öğrenci olduğu, olay tarihinden önce aynı zamanda sanık Çağatay Aksu'nun işlettiği barda çalıştığı, bu işyerinin kapanmasından sonra sanığa ait kafede çalışmaya başladığı, bu işyerinin de kapanması üzerine işsiz kaldığı, ekonomik sıkıntı çekmeye başladığı, bu dönemde daha önceden tanıştığı Lılıa Trohın ile birlikte kiraladıkları eve olaydan bir hafta on gün önce taşındığı, Lılıa'nın kızına ders çalıştırma konusunda anlaştıkları;
“Gel görüşelim…”
Maktulenin iş aradığı, bu amaçla eski patronu sanık Çağatay ile de iletişime geçtiği, tanık anlatımlarına göre sanık Çağatay'ın "acele etme sana iş ayarlayacağız, gel bir görüşelim" dediği, olay günü sanığın alkollü restoranda buluşmayı teklif ettiği, tanık Lılıa'nın beyanına göre "...Abla Çağatay beni arayıp duruyor, benimle iş görüşmesi yapacağını söylüyor ne yapayım konuşmaya gideyim mi ?" diye sorduğu, ayrıca "Çağatay alkol aldığı zaman bana asılıyor, yine asılacak mı" dediği, buna rağmen içerisinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle ve sanığın kendisine iş bulacağı umuduyla sanık Çağatay ile buluşmayı kabul ettiği;
“Baskı ve ısrarla ofise gitti…”
Olay gecesi saat 22:00 sıralarında maktulenin evden çıkarak taksi ile sanıklar Çağatay Aksu, Berk Akand ve tanık Mustafa Aydın'ın bulundukları alkollü restorana gittiği, burada maktulenin sanıklar ve tanık Mustafa Aydın ile yemek yediği, bir süre sohbet ettikleri, yemekte maktulenin bira içtiği, diğerlerinin ise rakı içtikleri, anlatımlara göre yemek süresince maktule Şule'nin sakin, neşeli ve keyifli olduğu, sanık Çağatay'ın kendisine yönelik davranışları nedeniyle çekinerek buluşmaya gelen maktulenin anlaştıkları şekilde yemek süresince tanık Lılıa ile mesajlaşarak durumunu bildirdiği, Ramazan ayı olmasından dolayı iş yerinin erken kapanması nedeniyle sanık Çağatay'ın sanık Berk, tanık Mustafa ve maktule Şule'yi olayın olduğu Yelken Plaza'da ki ofise geçip alkol alıp eğlenmeyi teklif ettiği, tanık Mustafa Aydın'ın teklifi kabul etmeyerek ayrıldığı, sanıkların Yelken Plaza'da ki ofise geçip alkol alma konusunda anlaştıkları, maktulenin Yelken Plaza'da ki ofise gitme teklifini geç olduğu gerekçesiyle kabul etmediği, ancak sanıkların gitme konusunda ısrar ettikleri, nitekim bu sıralarda maktulenin ev arkadaşı tanık Lılıa'ya 29/05/2018 günü gece saat 00:19'da sanık Çağatay'ı kastederek "bu adam bana abayı yakmış", "Allahım salmıyor", saat 00:21'de "Biliyordum böyle olacağını" 00:24'te "si… ya" şeklindeki gönderdiği mesajlardan anlaşılacağı gibi sanık Çağatay'ın ısrarı ve baskısı sonucu maktulenin Yelken Plaza'da ki ofise gitmeyi kabul ettiğinin anlaşıldığı;
“Ayrılmasına izin vermedi…”
Güvenlik görevlisi tanık Akif Deniz'in beyanına göre sanık Çağatay'ın 00.30 sıralarında Yelken Plazaya geldiği, tanık Akif Deniz'e buzdolabı getirdiğini söyleyerek otopark giriş kapısını açmasını istediği, tanığın bu saatte söz konusu kapıyı açamayacağını söylemesi üzerine sanık Çağatay'ın plazadan ayrıldığı, kısa süre sonra sanıklar Berk ve Çağatay ile maktule Şule'nin Yelken Plaza'ya gelerek 20. kattaki ofise çıktıkları, ofise geldikten sonra sanık Berk'in telefonu ile çektiği video görüntüleri ve sanıkların savunmalarından da anlaşılacağı gibi sanıklar ile maktulenin bilgisayardan müzik dinleyerek alkol aldıkları, maktule Şule'nin 29/05/2018 günü gece saat 01:47'de tanık Lılıa'ya gönderdiği ve sanık Çağatay'ı kastederek "bırakmıyor amk" şeklindeki mesajından da anlaşılacağı üzere, sanık Çağatay'ın maktule üzerinde baskı kurarak maktulenin plazadan ayrılmasına izin vermediği, bu şekilde maktulenin gönülsüz olarak kalmaya devam ettiği ve durumu idare edebileceği düşüncesiyle ev arkadaşının gelip kendisini alma teklifini kabul etmediğinin anlaşıldığı, maktulenin söz konusu mesajları gönderdiği sırada sanık Berk'in de, maktule Şule ve sanık Çağatay ile aynı yer ve ortamda bulunduğu, tanık Lılıa'nın Şule'nin zor durumda kaldığını düşünerek 29/05/2018 günü gece saat 02:30'da "Şule", 02:31'de "Yaz bana seni merak ediyorum", "gelim alim seni" şeklinde mesajlar gönderdiği, maktulenin bu aşamada Lılıa'ya cevap veremediğinin anlaşıldığı;
“Patlama sesi gibiydi…”
Maktulenin saat 02:45'de tanık Lılıa'ya "off analog", saat 03:03'te "ağzıma sıçtı ağzıma", "sikeydim keşke gelmeseydim ya" şeklinde mesajlar gönderdiği, tanığın uyuması nedeniyle bu mesajlara cevap veremediği, sabah uyandığında bu mesajları görmesi üzerine maktuleye durumunu öğrenme amacıyla mesajlar gönderdiği ancak cevap alamadığı;
Plazada güvenlik görevlisi olan tanık Murat Abala'nın gece 03:50 sıralarında patlama sesi gibi bir ses duyduğunu söyleyerek, otopark devriyesi için giden diğer güvenlik görevlisi Akif Deniz'i cep telefonu ile arayarak haber verdiği, tanık Akif'in hemen danışmaya gelerek Murat'ı jeneratörlerin olduğu bölgeye bakması için gönderdiği, Murat'ın kontrol edip geldiğinde bir anormallik olmadığını söylediği;
“Üzerine yürüdü…”
Olay saati itibariyle 11 dakika ileri olduğu belirtilen kamera saatine göre sanıkların ofisten 04:08-04:09 sıralarında çıktıkları; Sanıkların asansörle aşağı inmelerinden sonra güvenlik görevlisi Akif Deniz'in sanıklara "bir patlama sesi geldi, siz duydunuz mu herhangi bir şey var mı " diye sorması üzerine sanık Berk'in "sen ne demek istiyorsun lan" diyerek üzerine yürüdüğü, sanık Çağatay'ın Berk'i tuttuğu, haydi gidelim diyerek bir an önce plazadan uzaklaşmaya çalıştığı, sanıklar tam plazadan çıkarken güvenlik görevlisi Akif'in "siz üç kişi geldiniz" "yanınızda bir bayan vardı, o nerede?" diye ısrarla sorması üzerine sanık Berk'in güvenlik görevlisine "görmediniz mi lan, buradan çıkmadı mı?" dediği, tanığın "bayan nerede" diye sorması üzerine dışarı çıkan sanıklardan Berk'in durumun ortaya çıktığını anlaması üzerine bu defa yardım istemeye başladığı, sanık Çağatay'ın ise aracına binerek plazadan ayrıldığı, ancak durumun ortaya çıktığını anladığında olay yerine geri geldiği ve güvenlik görevlilerine maktulenin düştüğünü söylediği, güvenlik görevlilerinin de polisi ve ambulansı arayarak durumu bildirdikleri…”
Adli tıp kanıtları
Kararda, kanıtlar da şöyle sıralandı:
Maktulenin Yelken Plazanın birinci katında bulunan çıkma balkon kısmına düştüğü ve sırt üstü vaziyette olduğu, otopsi tutanağına göre, ağır genel beden travmasına bağlı yaygın vücut kemik kırıkları ile birlikte iç organ harabiyeti, büyük damar laserasyonu ve yaygın yumuşak doku zedelenmesi sonucu öldüğü anlaşılan olayda; Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin ve Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun, "maktule Şule'nin anal muayanesinde "postmorten anal dilitasyon ve saat kadranına göre 7 hizasında 1x0,4 cm'lik damar dolgunluğunun izlendiği, anüs'ün sol 2 cm lateralinde 1x0,4 cm'lik alanda en büyüğü 0,4x0,2 cm'lik olmak üzere birkaç adet yüzeysel ekimoz izlendiği, anüs'ün 1,5 cm üzerinde 1,5 cm çaplı alanda birkaç adet noktavi sıyrıklar olup ... sıyrık altlarına uyan bölgede cilt altında ekimoz .. " olduğu, yine maktulenin anal bölgesinden alınan sürüntü örneğinde "...menide ve idrarda bulunan prostal spesifik antijen (PSA) tespit edildiği, "...anal frottiden hazırlanan şahit numunesinde insan tükürük amilazı tespit edildiğinin ..." bildirilmiş olması;
Sanık Berk Akand'ın eski kız arkadaşı tanık Pınar Turgut'un aşamalardaki, 02:30-02:39 saatlerinden sonra Berk'in "çok kötü şeyler oldu, bana ulaşman lazım, telefonu aç" şeklinde mesaj gönderdiğine ilişkin beyanı;
Maktule Şule'nin saat 02:45'de tanık Lılıa'ya gönderğiği "off analog", saat 03:03'teki "ağzıma sıçtı ağzıma", "si… keşke gelmeseydim ya" şeklindeki son mesajları;
“Yolunmuş saç telleri ellerindeydi…”
Olay yeri fotoğraflarına göre maktulenin ellerinde yolunmuş şekilde kendisine ait saç tellerinin bulunması;
Sanık Çağatay'ın maktulenin kendisini attığını söylediği dinlenme odası penceresinin konumu, yerden yüksekliği, açılabilirlik derecesi, maktulenin boyu, pencerede parmak izi, avuç içi izi gibi herhangi bir vücut izinin bulunamaması, maktulenin düştüğü yerin binaya olan uzaklığı, sanıkların ve maktulenin olaydan önce kullandıkları bardakların yıkanmış olması ve delil niteliğindeki bir kısım bulguların ve izlerin yok edilmiş olması;
“Gizlemek istediler”
Tanık anlatımları ve olay görüntülerine göre sanıkların olaydan sonraki davranışları, iddia ettikleri şekilde maktulenin intihar etmiş olması durumunda binada nöbet tutan güvenlik görevlilerine bilgi vermek veya polisi aramak yerine binaya girerken yanlarında bulunan maktuleyi soran tanıklara sanık Berk'in tepki göstermesi ve olayı gizlemeye yönelik çabaları;
Tanık Lılıa'nın beyanı ve dosya kapsamına göre, maktulenin işsiz kalıp ekonomik sıkıntı çektiği dönemde keyifli, neşe dolu, hayata bağlı olması ve olaydan önce iş araması, intihar eğilimi olan bir insanın böyle bir psikolojik yapıda olamayacağı ve maktulenin intihar etmesini gerektirir bir neden olmadığına ilişkin adli rapor;
“İntihar görüntüsü verdiler”
Kararın hüküm bölümünde ise şöyle denildi:
“Olay yeri tutanakları, bilirkişi raporları ve dosya kapsamı nazara alınarak; Maktulenin zor durumda olduğunu bilen sanık Çağatay'ın iş bulma vaadiyle maktuleyi olay gecesi içkili mekana çağırdığı ve daha sınra psikolojik baskı uygulayarak plazaya gelmesini sağladığı, anal yoldan cinsel saldırıda bulunduğu, maktulenin bu durumu kabullenmemesi üzerine, yüksek düzeyde alkollü olan sanığın şikâyet edileceğini, zor durumda kalacağını düşünerek, işlediği cinsel saldırı suçunun ortaya çıkmasını engellemek amacıyla maktuleyi darp ettiği, boğazını sıktığı, bu aşamada öldürdüğü veya bilincini kaybederek kendinden geçmesi nedeniyle öldüğünü düşündüğü maktuleyi, işlediği cinsel saldırı suçunun delillerini ortadan kaldırmak ve intihar ettiği görüntüsü vererek bu durumu gizlemek amacıyla plazanın 20. katından aşağı atmak suretiyle öldürdüğü anlaşılan sanığın nitelikli cinsel sadırı, cinsel saldırı suçunu gizleme ve bu suçun delillerini ortadan kaldırmak amacıyla kasten öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılmasına;
“Öldürme suçuna yardım etti”
Sanık Çağatay ile TCK'nın 37. maddesi kapsamında iştirak halinde yüklenen suçları işlediği hususunda kesin delil bulunmayan sanık Berk Akand'ın, aşamalarda sanık Çağatay ve maktule Şule ile aynı ortamda bulunduğu sabit olup, sanık Çağatay'ın bu eylemleri sırasında onun yanında yer almak, kendisine engel olmamak ve manevi yardımda bulunmak suretiyle sanık Çağatay'ın işlediği nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli kasten öldürme suçlarına yardım eden sıfatıyla katıldığı kabul edilerek cezalandırılmasına; İlişkin ilk derece mahkemesi kabulünde ve uygulamasında isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, verilen hükümlerde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; Sanık Çağatay Aksu ve müdafileri, sanık Berk Akand müdafileri, maktulden katılanlar vekilleri, katılan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin istinaf başvurusunda ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 280/1-a maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.”
“İyi hal indirimini temyiz edeceğiz”
Davanın avukatlarından Onur Tatar, karar için şu yorumu yaptı:
“Taleplerimiz olayın oluşuna göre yerinde görülmüştür. Maktüle Şule Çet'in ölümü ve öncesinde meydan gelen cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit suçları yönünden sanık Çağatay Aksu yönünden Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen hüküm doğru bulunmuştur. Sanık Berk Akand hakkında verilen nitelikli cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit suçuna yardım eden konumu nedeniyle verilen cezalarda kesinleşmiştir. Her iki sanık kasten öldürme ve kasten öldürmeye yardım yönünden dosyayı Yargıtay'a gönderebilirler. Sanıklar yönünden uygulanan iyi hal indirimini elbette kabul etmiyoruz. Bu yönden de ayrıca müdahil taraf olarak hükmü temyiz edeceğiz. “