Sözcü gazetesinin 'terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlamasıyla yargılanan sahibi Burak Akbay, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, yazarları Emin Çölaşan, Necati Doğru, Sözcü Web'in Genel Yönetmeni Mustafa Çetin, Yardımcısı Yücel Arı, muhabirler Gökmen Ulu ve eski çalışanlardan Mediha Olgun bugün bir kez daha hakim karşısına çıkıyor.
Sözcü gazetesinin 'terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlamasıyla yargılanan sahibi Burak Akbay, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, yazarları Emin Çölaşan, Necati Doğru, Sözcü Web'in Genel Yönetmeni Mustafa Çetin, Yardımcısı Yücel Arı, muhabirler Gökmen Ulu ve eski çalışanlardan Mediha Olgun bugün bir kez daha hakim karşısına çıkıyor.
Sözcü Gazetesi çalışanları hakkında 5 yıl ile 10 yıl arası hapis cezası isteniyor. Sözcü çalışanlarının yargılanma nedenleri arasında 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te tatilde olduğunu belirten haber de yer alıyor.
Çağlayan Adliyesi İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada bugün karar duruşması görülüyor. Davada bugün karar açıklanacak.
Sözcü gazetesi internet sitesinden yayınladığı haberde "Karar Türkiye’deki gazeteciliğin geleceğini belirleyecek" ifadelerini kullandı.
Gazete yazarlarından Emin Çölaşan İstanbul'daki duruşmaya katılmayacak. Ankara'da ikamet eden Çölaşan duruşmaya Ankara Adliyesi’nde sesli-görüntülü sistemle katılacak. Duruşmaya Sözcü çalışanlarının yanı sıra Muharrem İnce ve Barış Yarkadaş'ın da aralarında olduğu bir çok CHP’li isim ve STK temsilcileri de katıldı. Duruşmayı takip eden gazeteciler
Eda Narin ve Barış Yarkadaş da Twitter adreslerinden duruşma önce mahkeme salonu önünde çekilen fotoğrafları paylaştı ve duruşmanın başladığını duyurdu.
Sözcü gazetesi, görülecek olan duruşmada köşe yazarı Necati Doğru'nun yapacağı savunmayı manşetine taşıdı.
Necati Doğru, savunmasının bir bölümünü de köşesinden paylaştı.
Necati Doğru'nun savunmasında geçen ifadeler şu şekilde:
İktidara gelmek isteyenlerin de uşağı olamam. Tekrar altını çizeyim:
Ne iktidarların ne iktidara gelmek isteyenlerin uşağı olmayız… Bugün SÖZCÜ'nün karar duruşması var. Yargıçların önüne çıkacağız. Son sözlerimiz sorulacak. Ben de söyleyeceğim. Sizden saklayacak değilim.
Yazılı savunmamın son bölümünü aşağıya alıyorum.
“Sayın Başkan, Sayın Üyeler, 15 Temmuz hain darbe girişimi emperyalist odaklı ve birliğimize, bütünlüğümüze kasıt etmek için yapıldı. Başarılı olsaydı en başta iki kişiyi yok edeceklerdi. Birisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, diğeri de o zaman Başbakan olan Binali Yıldırım. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “FETÖ tarifi” arşivlerde var, bulabilir bakabilirsiniz. Şöyle tarif ediyor: FETÖ örgütü: Dibi ibadet. Ortası ticaret. Başı ihanet.
Benim inancım, yaşama biçimim, gazetecilik geçmişim, yazarlık çizgim, demokrasi anlayışım, karakterim, eğitimim, ahlakım, dünya görüşüm, aile terbiyem Cumhurbaşkanı'nın tarifini yaptığı FETÖ'nün bu 3'lü yapısının hiçbir yerinden geçmez, hiçbir yeriyle buluşmaz.
Ne onların ibadetinde, ne ticaretinde, ne ihanetinde olmam asla mümkün değildir. Aynı şekilde Başbakan Binali Yıldırım'ın yayınladığı “16 FETÖ Kriterleri” içinde de benim toplu iğne başı kadar bile olsa bir bağlantım yoktur. Bulunamaz, bulunamamıştır (Bu 16 kriterin neler olduğunu ilk yazılı savunmamada dikkatinize sunmuştum. Dosyada var)
Bu 3 yazı, FETÖ'den gelen bir emirle, tembihle, ikramla, makamla yazılmış yazılarsa bunun savcı ve bilirkişi tarafından ispatlanması gerekir. Sayın Başkan, Sayın Üyeler, 44 yıllık gazetecilik hayatımda şu gerçeği öğrendim. Bir yazar, yazdığı gazetenin okuruyla var olur. Okurun isteğinin, düşüncesinin, inanç ve eğiliminin dışına çıkan yazarın okuru kalmaz, gazete yönetimi de o yazarı gazeteden atar.
Ben bu nedenle 8 gazete değiştirmiş bir yazarım. Şimdi SÖZCÜ'de yazıyorum. SÖZCÜ'yü kimler okuyor? SÖZCÜ'yü, iktidarı ele geçirmişler ve geçirmek isteyenler değil halk okuyor. Halka satan bir gazete. SÖZCÜ, muhalefet yapmak için tasarlanmış, bunun için çıkmış bir günlük yayın organı. SÖZCÜ, siyasal İslam'ın (Hem Fetullah Gülen'in ve hem diğerlerinin) katıksız muhalifi olan bir gazete olduğu için SÖZCÜ'yü laikler, Atatürkçüler, AKP'ye oy vermeyenler, Fetullah'a kızan ve hain diyenler, dini siyasete alet edenlere “karşı devrimci” gözüyle bakanlar okuyor.
Ben dini siyasete alet eden Fetullah gibi yapılara karşı olan insanların okuduğu böyle bir gazetede yazıyorum. Böyle bir gazetede FETÖ'cülere faydalı, yardımcı, aklayıcı olan bir tek kelime, cümle bile yazamam. Okur hemen anlar. Ben bu gazetede FETÖ'cüleri değil, tam tersine, FETÖ'cülerin yok etmek istediği insanları, eğer onlara bir haksızlık yapılmışsa savunan yazı yazabilirim. Size iki örnek vereceğim. İkisinin de arşivde haber kupürleri var. İnternetten hemen çıkartabiliriz.
Necati Doğru'nun yazısının tamamını okumak için tıklayınız
EMİN ÇÖLAŞAN: "SİZİN HAKEMLİĞİNİZE BAŞVURUYORUM..."
Gazetenin hapis cezası istemiyle yargılanan yazarlarından Emin Çölaşan da, bugün görülecek olan duruşmayı köşesine taşıdı.
Emin Çölaşan köşesinde şunları yazdı:
Sevgili okurlarım, bugün yine duruşmamız var. Suçumuz hem FETÖ'cü olmak, hem de bu terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek! Bundan önceki duruşmanın çağrı kağıdını görünüz. İstenen ceza 5 yılla 10 yıl arası hapis. SÖZCÜ gazetesinin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, yazarımız Necati Doğru, ben ve internet sitemizde görevli arkadaşlar, suçumuz aynı. Meğer hiç bilmeden aynı “Suç”ta (!) birleşmişiz...
Sizin hakemliğinize başvuruyorum. Bugüne kadar binlerce yazımı okudunuz. Hangisinde terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek gibi bir amacım olduğunu gördünüz? Hangi yazımda “Fetöcülük” sezdiniz? Bu açıdan bakıldığında, Ağır Ceza Mahkemesinde birlikte yargılandığımız bütün arkadaşlara kefilim. Bu suçlama sadece bizim için değil, hukuk ve Türk adaleti açısından da bir lekedir..
Bir dava düşünün ki üstü boş, altı boş. Dosyada bir tek somut kanıt, bilgi, belge ve tanık yok. Hiçbir şey yok. Yazdığımız çeşitli yazıların ve haberlerin ceremesini şimdi bize çektiriyorlar ve hepimizi savunmaya zorluyorlar. Biz bunları yazdıktan sonra aradan uzun yıllar geçmiş, hesabını her nedense şimdi soruyorlar!
Örneğin taa 2013 yılında gazetemizdeki bir söyleşide söylemiş olduğum birkaç ilgisiz cümlenin hesabını bile şimdi, 2019 yılında bu davada veriyorum. Bizim alnımız açık. Bu davayı açanlar da, açtıranlar da, asıl zararı bize değil, hukuka, Türk adaletine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığına verdiklerinin acaba farkında mı! Bu pilav daha çoook su kaldıracak! Göreceksiniz.