Selahattin Demirtaş: 'Kızlarım benimle gurur duyuyorlarmış, sarayda olmamdansa hapiste olmamı tercih ediyorlarmış'

Selahattin+Demirta%C5%9F:+%E2%80%99K%C4%B1zlar%C4%B1m+benimle+gurur+duyuyorlarm%C4%B1%C5%9F,+sarayda+olmamdansa+hapiste+olmam%C4%B1+tercih+ediyorlarm%C4%B1%C5%9F%E2%80%99
ABONE OL

5 yıldır tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kısa Dalga'dan Beril Eski'nin sorularını yanıtladı.

İşte, o röportajın bir bölümü:

"KEŞKE BULAŞMASAYDIM..."

İrfan Aktan son romanınız Efsun’un "Ataerkil sistem içindeki aileyi, evliliği sorgulamaya vesile olduğu, daha da ötesi Efsun aslında sıkı bir babalık muhasebesi olduğu" değerlendirmesinde bulundu. Siz de bir baba olarak hiç muhasebe yapıyor musunuz? Keşke siyasete bulaşmasaydım, sıradan biri olsaydım, ailemin çocuklarımın yanında olsaydım diyor musunuz?

Verdiğim röportajlarda, kitaplarımda yazdığım ve yoğunlaştığım konularla ilgili çok fazla detaya girmemeyi tercih ediyorum. Çünkü zaten detaya girmek için yazdım bu kitapları. Ve elbette okur kitaplarımdan ne anlamışsa anlatabildiğim de odur. Toplumsal, siyasi, ekonomik, ailevi veya bireysel birçok konuyu kitaplarımda anlatmaya, işlemeye gayret ettim. Ama ne kadar anlatabildiğime ben değil okurlar karar verecek.

“Siyasete bulaşmasaydım keşke” dediğim zamanlar oldu elbette. Ama bunu hapisteyken hiç düşünmedim. Hapisten önce düşündüğüm zamanlarda. “Keşke bulaşmasaydım” dediğim şey de demokrasi ve özgürlük mücadelesi değil, milletvekilliği ve eş genel başkanlıktır.

Yoksa ben bir mücadele insanıyım ve bundan asla pişman değilim. Sanırım temsili siyaset beni pek sarmadı. Ben koltuk, makam insanı değilim galiba. Bunlar beni sınırlayan ve daraltan şeylermiş gibi hissediyorum. Siyasi mücadeleyi daha özgürce ve kendi bildiğim, inandığım şekilde yürütmeyi tercih ediyorum. Oysa partiler her zaman sınırlayıcı ve denetleyicidir. Bu nedenle edebiyat bana daha fazla özgürlük hissi veriyor ve kendimi orada daha mutlu hissediyorum.

Asla sıradan biri olmayı düşünmedim. Suya sabuna dokunmayan biri olsaydım, içinde yaşadığımız dünyada olup bitenlere sırtımı çevirseydim, sanrım en çok eşim ve kızlarım bundan utanırlardı. Biz ailecek böyle daha mutluyuz. Kızlarım artık büyüdüler ve daha birkaç ay önce ben de mektupla bu soruyu onlara sordum. Mealen, “Benden memnun musunuz?” diye sordum. “Eh işte, idare edersin” dediler. Buraya gülen yüz koyun. (Gülüyor) Benimle gurur duyuyorlarmış, sarayda olmamdansa hapiste olmamı tercih ediyorlarmış.

"HDP'DE BİR MUHATAPLIK KARMAŞASI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"

Son muhataplık tartışmalarından bahsetmek istiyorum. CHP’nin Kürt meselesinde HDP’yi muhatap alacağı açıklaması üzerine Sezai Temelli “muhatap İmralı’dır” dedi. Siz de yalnızca Kürt meselesinde değil, her meselede muhatap olduğunu söylediniz. Neden parti nezdinde böyle bir muhataplık karmaşası var?

Ben HDP’de bir muhataplık karmaşası olduğunu düşünmüyorum. Bir parti kendini tüm sorunların çözümünün muhatabı olarak görmezse kendi varlığını inkar etmiş olur. Bunun yanı sıra, Kürt sorununun bir de silah ve şiddet boyutu olduğu için elbette başka aktörlerin de çözüme dahil edilmesi gerektiğini söylemek HDP’nin muhataplığını inkar etmek veya yadsımak anlamına gelmez. HDP’de farklı düşünenler olabilir. Ancak kurumsal görüş önemlidir ve HDP kendini gerçek bir muhatap olarak ortaya koyarak doğru bir tutum almıştır.

Sezai Temelli'nin açıklamasının hükümetin "PKK eşittir HDP" paradigmasını doğrulayan bir açıklama olduğu yorumları yapıldı. Bu konuda ne dersiniz?

“PKK eşittir HDP” diyenler hem yanılıyorlar hem de yanıltıyorlar. HDP, destek aldığı kitleler dışında hiç kimseyi temsil etmez, edemez. Hele silahlı bir yapıyı hiç temsil etmez. Onun siyasi kolu veya uzantısı da değildir. HDP demokratik, siyasal mücadele yürüten anayasal bir partidir. Bünyesinde de bütün halklar ve inançların temsiliyetini barındıran çoğulcu ve çok kültürlü bir siyasi yapıdır. 

Röportajın tamamını okumakiçin TIKLAYIN...

twitter takip