Dün gazeteci Hrant Dink cinayetinin 13’üncü yıldönümüydü. Özellikle siyasi kimlik taşıyanların anma mesajlarını ve bazı açıklamaları görünce yine aynı şeyi düşündüm: Katili beğenmiyorlar.
Oysa Fetullahçı Terör Örgütü’nün istihbaratçı polisleri, savcıları, gazetecileri, Taraf isimli paçavra gazetesi, 19 Ocak 2007 günü öldürülen “Hrant Dink’in katili Ergenekon Terör Örgütü” dediklerinde çok mutluydular.
Zaman gösterdi ki FETÖ’nün polis, savcı ve gazetecileri, aynı yıl başlayacak “Ergenekon Terör Örgütü” operasyonları için Dink’in öldürülmesine göz yummuş, kendi sorumluluğunu gösteren delilleri yok etmişti.
O SORULARI SORMADILAR
Yani, “Dink’in katili Ergenekon” diyen FETÖ’cüler bu cinayetin tam göbeğindeydi. Kendi örgütsel amaçları için Dink’in cinayetine göz yummuşlar, tüm çevresini de kullanmışlardı. O çevre, “Derin devletle hesaplaşılıyor” gerekçesiyle, “Dink’in katili Ergenekon örgütü” ile FETÖ’nin yazdığı senaryoya sonsuz destek vermişlerdi. Hiç kimse, “Madem Dink’in katili Ergenekon, neden Ergenekon iddianamesinde tıpkı öldürülen Danıştay hâkimi gibi ‘maktul’ bölümünde Dink’in adı yok, neden Dink cinayetiyle Ergenekon davası birleştirilmedi?” sorusunu sormadı. Oysa bu sorular onları gerçeğe götürecekti. Ama amaçları gerçek değil, algıydı, operasyonun parçası olmaktı.
“Sen sorsaydın” diyecekler vardır.
Ben 2009 Ocak ayında ‘Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları’ kitabımda bu soruları da sordum, karşılığını da aldım!
GERÇEKLERİ HAPSEDEMEDİLER
Cinayeti işleyen katil Ogün Samast, 20 yıl hapis ile yargılanırken ben 32.5 yıl hapis istemiyle mahkemeye çıktım. Vazgeçtim mi, korktum mu, elbette hayır. 2010’da da devam ettim yazmaya. Dink cinayetinde sorumluluğunu delileriyle ortaya koyduğum FETÖ’cü istihbaratçılar sonunda benden kurtulmanın çaresini, yönettikleri kumpas davasının parçası haline getirip “Ergenekoncu” diye hapse atmakta buldular.
Hep dediğim gibi, asıl amaçları “gerçekleri hapsetmekti” ama olmadı. Zaman geçti, Dink cinayetinde sorumluluğu olan FETÖ’cüler sanık oldu ve ben onların yargılandığı davada tanık olarak dinlendim.
Şimdi savcısından istihbaratçısına, polisinden müfettişine, televizyoncusundan gazetecisine FETÖ üyeleri 14 ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor.
Bir zamanlar “Katil devlet hesap verecek” sloganları atanlar dahil çoğu kişi mahkemeyi takip etmiyor bile, birkaç vefalı dostu dışında.
Ve şimdi anma mesajlarına bakıyorum, Ergenekon operasyonlarını başlatmak için göz yumulan Dink cinayetin arkasındaki FETÖ yapılanmasından söz eden yok.?
Velhasıl, katili beğenmiyorlar
GAZETECİLERİN KARARTMAYA ÇALIŞTIĞI GAZETECİ CİNAYETİ
Hrant Dink cinayetinin beni en çok irkilten yönü, gazeteci kimliği taşıyan kişilerin öldürülen meslektaşlarının cinayetini karartma çabaları oldu. Devlet görevlilerinin ihmali ve kastı ile öldürülen Dink cinayetinde, onların sorumluluktan kurtulmak için yaptıklarına bir anlam verilebilir. Zaten mücadelemiz de onların karatma çabalarına karşı oldu. Ama gazetecilerin bir gazeteci cinayetini örtme çabasının hiçbir izahı olamaz. Tek bir izanı vardır, o da örgütsel görev. Onlar da bunu icra etti zaten. FETÖ’cü Adem Yavuz Arslan, Bayram Kaya kitapları, Fox TV’den Ercan Gün’ün yaptığı dezenformasyon, Nazlı Ilıcak’ın yazdıkları, Taraf, Zaman gibi FETÖ paçavrası gazetelerde yazılan çizilenler basın tarihine kara bir leke olarak geçecek. Kendisine gazeteci diyen ve bir kısmı zaten bu davanın sanığı olan kişilerin yaptıkları yalnız Türkiye’de değil, dünya basın tarihinde eşi görülmemiş suçlardır.