'Kanal İstanbul bilimin işi midir' sözleri çok konuşulmuştu! Nagehan Alçı kendisini bu yazıyla savundu!

%E2%80%99Kanal+%C4%B0stanbul+bilimin+i%C5%9Fi+midir%E2%80%99+s%C3%B6zleri+%C3%A7ok+konu%C5%9Fulmu%C5%9Ftu%21;+Nagehan+Al%C3%A7%C4%B1+kendisini+bu+yaz%C4%B1yla+savundu%21;
ABONE OL
Habertürk yazarı Nagehan Alçı'nın Çarşamba akşamı Habertürk TV ekranlarında yayınlanan  "Türkiye'nin Nabzı" programında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında geçen diyaloglar sosyal medyada gündem olmuştu. Nagehan Alçı'nın Kanal İstanbul projesinin yapılıp yapılmaması tartışılırken, Ekrem İmamoğlu'na "Bu bilimin işi midir. Bu bilimi kutsallaştırma olmuyor mu" demesi çok konuşulmuş, Alçı eleştirilerin hedefi olmuştu. Nagehan Alçı kendisine gelen eleştirilere bugünkü köşe yazısından cevap verdi.  Alçı, programda söylediği "Kanal İstanbul projesi siyaset felsefesinin işidir" sözlerini bugünkü yazısında anlattı. "Kanal İstanbul’un yapılıp yapılmaması mevzusu sadece bilim meselesi değildir. Bu mevzu esas olarak bir felsefe meselesidir. Özel olarak siyaset felsefesi meselesidir. Daha da özelde çeşitli politik felsefe ekollerinin şehir kavramına nasıl baktığına dair şehircilik tasavvuruna ilişkin bir meseledir" diyen Nagehan Alçı yazısında şunları ifade etti: Habertürk TV’de çarşamba akşamı yaptığımız Ekrem İmamoğlu söyleşisi çok izlendi, ses getirdi ve çok konuşuldu. Konuşulmaya da devam edecek gibi görünüyor. Benim Ekrem Bey ile aramda geçen bazı diyaloglar özellikle sosyal medyada sürekli döndürülüyor. ‘Bitanesi’ gibi komik muhabbetleri bir yana bırakıyorum. Ancak Kanal İstanbul ve bilim konusu ile alakalı bir şeyler yazmak isterim. Yayında söylediğimi tekrar edeyim: Kanal İstanbul’un yapılıp yapılmaması mevzusu sadece bilim meselesi değildir. Bu mevzu esas olarak bir felsefe meselesidir. Özel olarak siyaset felsefesi meselesidir. Daha da özelde çeşitli politik felsefe ekollerinin şehir kavramına nasıl baktığına dair şehircilik tasavvuruna ilişkin bir meseledir. SİYASET FELSEFESİ ZEMİNİNDE İKİ GÖRÜŞE DE SAYGI DUYULMALI Siyaset felsefesi zemininde Kanal İstanbul’un yapılmasını istemek de, karşı çıkmak da sonuna kadar saygı duyulması gereken iki ayrı görüştür. İkisi de kendi paradigmaları çerçevesinde tutarlı da olabilir. Ya da sırf mevcut kutuplaşma nedeniyle iki taraf da tutarlılıktan uzaklaşabilir. Bilimin ve teknolojinin konusu Kanal İstanbul’un şehrin hangi tarafında ve nasıl yapılacağıdır. İşte orada siyasetçiler ilgili akademik literatüre vakıf üst düzey bilim insanlarının ve yüksek mühendislerin bulgularını ve yönlendirmelerini dinlemek zorundalar. BİLİM VE TEKNOLOJİNİN HAYATİ OLDUĞU NOKTA Eğer Kanal İstanbul’un yapım sürecinde bilimin ve teknolojinin verileri dikkate alınmayıp ‘Hallederiz, yaparız’ alaturkalığına teslim olunursa ya da profesör unvanlı ama ehliyet sahibi olmayan şarlatanların dalkavukluğunu hükümet kabul ederse netice gerçek bir felaket olur. İşte çağdaş bilim ve teknoloji bu noktada hayat memat meselesi. Diğer yandan “Kanal İstanbul konusuna bilim karar versin. Bilim ne derse onu yapalım. Bilim emretsin biz uygulayalım” gibi laflar 19. yüzyıldan kalma, kaba pozitivizme dayanan içi boş ve anlamsız laflar. Maalesef çağdaş bilim felsefesine tamamen aykırı bu saçma cümleler Türkiye’de hâlâ hem seküler hem dindar çevrelerde itibar görüyor. BATI BU KABA POZİTİVİZMİ 100 YIL ÖNCE AŞTI Teokratik düzendeki yanılmaz kilise kurumu gibi yanılmaz bir bilim kurumu arzusunun karanlık ortaçağ kafasından hiç farkı yok. Aslında yeni bir dinsel ideolojiden başka bir şey olmayan bu kaba pozitivizmi Batı uygarlığı aşalı neredeyse 100 sene oluyor. 100 sene! SOSYAL MEDYADAKİ BEYAZ YAKALI CEHALETİ Biz ise “Tanrı böyle diyor. Bunu yapacaksın” tarzı teokratik faşizm ile “Bilim böyle diyor. Bunu yapacaksın” tarzı seküler faşizm arasında debeleniyoruz hâlâ. YAZININ DEVAIMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
twitter takip