İntihar haberleri medyada yer almalı mı? Bu haberlerde hangi istisnalar olmalı?

%C4%B0ntihar+haberleri+medyada+yer+almal%C4%B1+m%C4%B1?+Bu+haberlerde+hangi+istisnalar+olmal%C4%B1?
ABONE OL
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici bugün kaleme aldığı yeni yazısında medyada intihar haberlerinin yer alma şekline değindi. Benzer sıkıntıları yaşayan okuyanlara örnek olmaması ve yöntem öğretmemesi açısından işsizlik, geçim sıkıntısı, borç vs nedenlerle gerçekleşen ya da önce ailesini sonra kendisini öldüren kişilerin intihar haberlerinin toplumun haber alma hakkını engellemediğini ve yayınlanmaması gerektiğini söyleyen Faruk Bildirici bazı istisnalardan da söz etti. Ergenekon soruşturmasında suçlanan ve 2009 yılında intihar eden Yarbay Ali Tatar'ı örnek gösteren Faruk Bildirici toplumun dikkatini yaşanan bir hukuksuz ya da haksızlığa çekmek için gerçekleşen intihar eylemlerinin ise yayınlanması gerektiğini söyledi. Medyadaki intihar haberlerini inceleyen Bildirici, Yarbay Ali Tatar'ınki gibi protesto intiharlarının değil yayımlanmaması gereken ve örnek olması bakımından sakıncalı olan intihar vakalarının haber yapıldığını analiz etti. Son olarak İstanbul Havalimanı'nda Kürt olduğu için dışlandığını söyleyerek intihar eden güvenlik elemanı İbrahim L.'in haberinin yaygın medyada yer almadığını vurgulayan Faruk Bildirici " Belki de bu tür intiharları da siyasi iktidarı rahatsız etmemek adına haber yapmaktan kaçınıyorlar. Bunun adı ilkesizliktir" dedi. Bildirici yazısında " Bu insanlar, ister hukuki, sosyal ya da siyasal bir soruna dikkat çekmek için isterse kişisel onurlarını kurtarmak amacıyla intihar etmiş olsunlar; topluma duyurmak gerekir ki, yanlışın ya da sorunun üzerine gidilebilsin. İktidar ve devlet yöneticilerini uyarmayacaksak ne için gazetecilik yapıyoruz ki?" ifadelerine yer verdi. Faruk Bildirici'nin yazısı şu şekilde: Yarbay Ali Tatar, siyasallaşmış yargıya güvenin kalmadığı bir ortamda aklanmak için hayata vedayı seçmişti. İntiharı, maruz kaldığı suçlamalar karşısında bir onur eylemi niteliği taşıyordu. Geriye bıraktığı mektubunda “Ben bu hukuksuzlukla yaşayamam” diyordu; “Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur. Boşu boşuna ölmemiş olurum” dileğinde bulunuyordu. İntiharı, iktidar yanlısı medya dışında medyada geniş yer buldu; tartışıldı. Tatar’ın onur intiharı, Ergenekon ve benzeri davalardaki itibar suikastlerinin, uygulamaya konulan polisiye senaryoların ve adaletsizliğin ortaya çıkmasında önemli kilometre taşlarından biri oldu. İntihar haberlerine hep mesafeli yaklaşmama rağmen Tatar’ın intiharıyla ilgili haberlerin yayımlanması doğruydu, gerekliydi. Bireysel bir sorundan dolayı değil toplumun dikkatini o hukuksuzluğa çekmek amacıyla intihar etmişti. Bütün toplumu ilgilendiren bir konuyla ilgili olduğu için de kamuoyunun o intiharı ve nedenlerini öğrenmeye hakkı vardı. Tatar’ın 2009 yılındaki intiharı bir milattı sanki. 2007’de Ergenekon soruşturmalarıyla başlayan ve Ali Tatar’ı da mağdur eden süreç o tarihten sonra da hız kesmedi. Siyasi dalgalanmalar, büyük polisiye operasyonlar artarak devam etti; kriminal hale getirilenlerin sayısı onbinleri aştı. Bir de üzerine ekonomik krizin etkileri geldi. Bunların sonucu olarak da Türkiye’de protesto intiharları geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde çoğaldı. Tanıklık etmesi ve topluma haber vermesi gereken medya ise ülkede oluşan yeni fay hatlarında ne kadar enerji biriktiğini yansıtan bu intiharlara gereken ilgiyi gösterdi mi? Bu soruya yanıt verebilmek için 2009’dan bu yana meydana gelen protesto intiharlarını ve medyanın tutumunu inceledim. İlerde bu dönemin siyasi tarihi yazılırken medyanın onur ve protesto intiharlarına karşı tutumunun da önemli yer tutacağına inandığım için kayıt düşmek istedim. ... Bulaşma özelliği nedeniyle intihar haberlerinin yayımlanmasını sakıncalı bulduğumu daha önce defalarca yazdım, vurguladım. Ünlü olmayan, kamusal görevi bulunmayan insanların ihtiharlarının haber yapılması doğru değildir. Hele de intihar yöntemi ayrıntılı olarak yazılırsa psikolojik sorunu olan insanların örnek almasına, yöntem öğrenmesine neden olabilir. Ancak intihar haberlerinin istisnaları vardır. Ünlü ve kamusal görevi bulunanların intiharları, kriminal bir olayla ilişkili, protesto niteliğinde veya iftiraları yalanlamak amacıyla yapılan intiharlar, bu istisnalardandır.  Toplumun bu tür intiharları öğrenmesinde kamu yararı vardır. İntihar haberleriyle ilgili bu kurallar, benim kişisel fikrim değil, evrensel gazetecilik birikiminin ürettiği değerler.  Gel gör ki, Türkiye’de yaygın medya son yıllarda bu ilkelerin tam tersini uyguluyor. Ünlü ve kamusal görevi olmayan kişilerin, kriminal ve protesto niteliği taşımayan kişilerin intiharlarını, intihar yöntemleriyle, hatta bazen görüntüleriyle birlikte yayımlıyor. Daha birkaç gün önce, 9 Haziran’da, T24, Milliyet, Takvim, Hürriyet dahil birçok internet sitesi ve gazetelerin çoğu “Önce 2 yaşındaki oğlunu, sonra kendini astı” başlıklı bir haber yaptı. Böyle bir haberi bu toplum öğrenmese haber alma hakkı mı zedelenirdi? Hayır ama şimdi başkaları da örnek alabilir, bulaşabilir bu intihar yöntemi. Ama iki gün önce (18 Haziran) İstanbul Havalimanında intihar eden güvenlik görevlisiyle ilgili haberi sadece Evrensel, Cumhuriyet ve Sözcü ile bazı internet sitelerinde gördüm. Sonra Emniyet Müdürlüğü ve aileden açıklamalar geldi. Medyanın büyük bölümü yine görmezden geldi bu intiharı. İbrahim Layık adlı genç, hayata veda etmeden önce Instagram hesabına gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir fotoğrafını ve “Kürt olduğumuzdan dolayı hep dışlandık. Belki bu yaptığım şeyle değişir. Ne mutlu Kürt ve Türküm diyebilene. Hakkınızı helal edin” mesajını koymuştu. Bu mesaj, toplumsal bir soruna dikkat çekiyordu. Ama ağabeyi, kardeşinin ölümünün şüpheli olduğunu savundu. Son örnekten de anlaşılacağı gibi, yaygın medya, yayımlanmaması gereken ve örnek olması bakımından sakıncalı olan intihar vakalarını haber yaparken, siyasi ve toplumsal niteliği de olan protesto ve onur intiharlarının çoğunu görmezden geliyor. Belki de bu tür intiharları da siyasi iktidarı rahatsız etmemek adına haber yapmaktan kaçınıyorlar. Bunun adı ilkesizliktir. Bu insanlar, ister hukuki, sosyal ya da siyasal bir soruna dikkat çekmek için isterse kişisel onurlarını kurtarmak amacıyla intihar etmiş olsunlar; topluma duyurmak gerekir ki, yanlışın ya da sorunun üzerine gidilebilsin. İktidar ve devlet yöneticilerini uyarmayacaksak ne için gazetecilik yapıyoruz ki? YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!
twitter takip