Hürriyet'e transfer olmuştu! Nedim Şener ilk yazısını yazdı!

H%C3%BCrriyet%E2%80%99e+transfer+olmu%C5%9Ftu%21;+Nedim+%C5%9Eener+ilk+yaz%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1+yazd%C4%B1%21;
ABONE OL
Geçtiğimiz hafta 7 senedir okuyucu ile buluştuğu Posta Gazetesi'nden ayrılan ve Hürriyet'e transfer olan gazeteci Nedim Şener'in ilk yazısı bugün yayınlandı. Hürriyet Gazetesi'nde geçtiğimiz Ekim ayında 46 gazetecinin işine evlerine gönderilen tebligatla son verilmişti. Bu duruma tepki gösteren bazı yazarlar da istifa etmişti. Hürriyet Gazetesi de, yazar kadrosuna kattığı yeni isimlerle bu istifaların yerini doldurmaya çalışıyor. Bu hamlenin ilk atağı geçtiğimiz hafta Nedim Şener'den gelmişti. Nedim Şener bugünden itibaren Hürriyet Gazetesi'nde okuyucu ile buluşacak. Şener ilk yazısında 15 senedir firari olan ve siyasi sığınmacı olarak Fransa'da yaşayan eski siyasetçi ve televizyoncu Cem Uzan'dan söz etti. 12 ayrı suçtan aranan Cem Uzan'ın Türkiye dönme ihtimalinden söz eden Nedim Şener, yazısında "Uzan dönerse, yurtdışına kaçırdıkları paralar devlete borcunu ödemeye, ömrü aldığı hapis cezalarını yatmaya yetmez" ifadelerini kullandı. Nedim Şener'in ilk yazısı şu şekilde:
 Kaçırdığı para borcunu ödemeye, ömrü hapis cezasını yatmaya yetmez. - Onu bekleyen 6 milyar dolar borç, 50 yıl hapis...
YAKLAŞIK 15 yıldır firari olarak Fransa’da yaşayan Cem Uzan, Temmuz 2003’te Bursa’da Genç Parti mitinginde, ÇEAŞ ve Kepez elektrik şirketlerine el konmasından sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ağır hakaretler etti. Sonra üzerindeki “meşhur beyaz gömleği” göstererek, “Beni iyi dinle bak! Bu beyaz gömlek var ya, bu benim kefenim” dedi. O tarihte sahibi olduğu Star gazetesi manşetinden de aynı hakaretlere devam etti. “Korku imparatorluğunu” medya üzerinden yaşatma çabasındaydı. Nitekim 1990’ların başında Türkiye’nin ilk özel kanalını izinsiz bir şekilde dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal ile bu amaçla kurdu. Özel televizyonculuğun rakiplerine şantaj ve tehdit için kullanılmasının miladı oldu. İşadamından şarkıcısına, spor dünyasından gazetecisine herkes Uzanlardan korkuyordu. Şirketlerini keyfi yönetti, içini boşalttı. Göstermelik genel kurullarla şirket ortaklarının hisselerini eritti. Sahip olduğu banka ile devleti dolandırdı. Faturayı da son bir hamle ile kurduğu parti için oy istediği halkın sırtına yükledi. Mitingler için 400 milyon dolar harcadı. Ama bu ayağına değil kendi kafasına sıktığı hamlesiydi. Aldığı yüzde 7 oy ile MHP’yi yüzde 10’un altına düşürüp TBMM dışında bırakınca, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yüzde 34.6 oy ile TBMM’de çoğunluğu almasına yol açtı. AKP iktidarının ilk yaptığı, Uzanların kurduğu korku imparatorluğuna son vermek oldu. Cem Uzan çareyi babası Kemal Uzan ve kardeşi Hakan Uzan gibi yurtdışına kaçmakta buldu, sonra “Kefenim olacak” dediği beyaz gömlek ile terden sırılsıklam vaziyette Paris’te kulüplerde eğlenirken görüldü. Ailesinin neredeyse tüm fertleri yurtdışına kaçtı. Ailenin kavga eden yüzü, Türkiye’de olduğu gibi yine Cem Uzan’dı. Paris’ten Türkiye’de siyasetçileri ve bürokratları hedef alan açıklamalar yaptı. Kısa süre önce ise Erdoğan’ı öven konuşmaları yayınlanmaya, çok geçmeden de “İki ay içinde Türkiye’ye döneceğim, Cumhurbaşkanı adayı olacağım” diye konuşmaya başladı. Ardından, tam AKP içinden kopanların partileşmeye çalıştığı süreçte, Ahmet Davutoğlu’nu ve Ali Babacan’ı hedef alan tweet’ler attı. Dönüşü için zemin yaratmaya uğraşıyor. İki şeye güveniyor olmalı: Genç nüfusun onun yaptığı kötülükleri hiç bilmemesine, daha ileri yaşta olanların da unutmasına! Babacan ve Davutoğlu’nu hedef alması, iktidarla anlaştığı yorumlarına sebep oldu. Böyle bir anlaşmanın olmadığı, olamayacağı açık. Yaptığı kendine has bir “uyanıklık”... AKP’den ayrılarak Erdoğan’a rakip parti kuracakları hedef alarak Erdoğan’ın gözüne girme çabasından başka bir şey değil. Yazının devamını okumak için TIKLAYINIZ
twitter takip