Herkes günlerce bekledi ama! Tarihi açık oturum neden bekleneni veremedi?

Herkes+g%C3%BCnlerce+bekledi+ama%21;+Tarihi+a%C3%A7%C4%B1k+oturum+neden+bekleneni+veremedi?
ABONE OL
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım'ın İsmail Küçükkaya moderatörlüğünde gerçekleştirdiği açık oturum bugün de köşe yazarlarının gündemindeki yerini koruyor. Programın analizini yapan gazeteciler genellikle programın bir galibinin olmadığı ve programın sönük geçtiği, İmamoğlu ve Yıldırım'ın berabere kaldığı konusunda birleşiyor. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım için için "İkisi de beklenenden iyiydi" derken İsmail Küçükkaya'nın bazı sözlerini eleştirdi. Ahmet Hakan'ın yazısı şu şekilde: ... PROGRAMI İZLERKEN İSMAİL’E ETTİĞİM LAFLAR Yahu bırak tartışsınlar İsmail. Yahu kesmesene İsmail! * “Türkiye’m” de ne İsmail? Müşerref Akay mısın sen İsmail? * “Moderasyonumu nasıl buldunuz?” da neyin nesi İsmail? * Evine gelen misafirlerine “Yemekler iyiydi değil mi?” diye soruyor musun İsmail? *“Türkiye âşığı Kürtler” de ne İsmail? “Türkiye âşığı Türkler” de diyor musun İsmail? YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ Habertürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman da programın stüdyo, dekor, formatına gazeteciler tarafından değil de programa çıkacak siyasi isimler tarafından karar verilmesini eleştirdi ve programın başarılı olamamasında bunun payı olduğunu ifade etti. Yılman, İmamoğlu ve Yıldırım'ın yan yana değil de karşılıklı birbirlerini net görebilecek şekilde oturtulmaları gerektiğini de sözlerine ekledi. Sevilay Yılman'ın yazısı da şu şekilde: ... Şimdi kısa ve öz ben söyleyeyim programı nasıl bulduğumu… Kötüydü. Hem de çok kötüydü. Ama bunun nedeni ne İsmail’in moderasyonu ne de adayların performansı! Ben İsmail’i gayet başarılı buldum. O şartlarda, o ortamda yapılabilecek en iyi moderasyonu yaptı kanımca. Tarafsız, objektif ve her iki adaya da aynı mesafede tavır sergileyen bir duruş koydu. Benim programı kötü bulmamın nedeni başka. Bir kere stüdyo dekoru berbattı! Krallara layık o dev masa neydi öyle! İsmail’in yargıç gibi o koca masanın başına oturtulması… Adayların da yargıca ifade vermeye gelmiş birer suçlu gibi konumlandırılması… Çok iticiydi. Adaylar yan yana değil, birbirlerini net görecek şekilde karşılıklı oturtulmalıydı. Çok saçmaydı oturuş biçimleri. İmamoğlu konuşurken Binali Bey İsmail’e bakıyor… Binali Bey konuşurken de aynı şeyi bu kez Ekrem Bey yapıyordu. Her iki ismin de birbirlerine yandan yandan bakış atmaları çok komik görüntülere sebep oldu. Kesinlikle adayların birbirlerinin yüzünü ön cepheden tam görebilmesi ve konuşurlarken birbirlerinin yüzüne bakabilmelerine olanak sağlayan bir dekor yapılmalıydı. Zaman kısıtlaması doğru bir formüldü ama süre ayarlaması yanlıştı. 3 dakika kısaydı. En az 5 dakika olmalıydı. Çünkü böyle koca büyük bir şehrin yönetimine aday olan isimlerin 3 dakika gibi kısa bir zamanda kendini ifade edebilmesi zaten mümkün olamazdı. Nitekim birçok sorunun yanıtı 3 dakika kısıtlaması nedeniyle havada kaldı. Özetle... Yapaydı çok. Dinamik ve sürükleyici değildi. Böyle olması da aslında gayet normal çünkü o programın stüdyo, dekor, format, süre kısıtlaması ve hatta moderatörün bile kim olacağını profesyonel televizyoncular, gazeteciler değil... Siyasiler belirledi. Tarihi yayın diye beklenti vardı ama üzgünüm tarihe kaydedilmeye değer olmadı o program. Ama dedim ya! Böyle olmasının müsebbibi siyasilerdir. Habertürk’ün fikri olan bu projeyi alıp kendilerine göre formatlamalarının bir sonucudur bu! Eğer bu iş hakkıyla yapılsaydı… Yani işin nasıl ve nerede, hangi formatta yapılacağına siyasiler değil, profesyoneller karar vermiş olsaydı… Eminim tadından yenmez acayip bir iş çıkar ve hakikaten uzun zaman unutulması mümkün olmayacak harika bir program olurdu! Bu haliyle sadece program oldu ve işin trajikomik yanı günlerce beklenen programla adaylar bırakın karşı taraftan birilerini etkileyip de oy kapmayı... Hali hazırda kararsız olan seçmeni bile ikna edemedi! YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TRIKLAYINIZ Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan da program sonrası hükumete yakın gazetelerin attıkları manşetleri değerlendirdi ve o da programın kazananı olmadığı görüşünü savundu. Ekrem İmamoğlu'nun bazı topları iyi kullanamadığını, Binali Yıldırım'ın da sözünü keserek İmamoğlu'nu sinirlendirmeye çalıştığını ifade etti. Emin Çölaşan'ın yazısı da şu şekilde: Sevgili okurlarım, dün sabah yine yandaş gazetelere baktım… Ben onları okumuyorum, sadece birinci sayfalarına bakıyorum… İşte size dünkü manşetlerinden bazı örnekler: Yeni Şafak: “Türkiye canlı izledi. (İmamoğlu) 82 milyona yalan söyledi. Göz boyama ve polemikle vaktini tüketti.” Türkiye: “Projeleriyle konuşan Binali Yıldırım ağır bastı. Tecrübe farkı. Yıldırım devlet tecrübesini konuştururken İmamoğlu demagojiyi tercih etti.” Akit: “Sorulan sorulara cevap bulamayan İmamoğlu yalana sarıldı. Ekrem'i Yıldırım çarptı.” Takvim: “Yıldırım çarptı.” Akşam: “Bilgi ve dürüstlük kazandı. Yalan ve basitlik kaybetti.” Star: “CHP adayı İmamoğlu'nun sahte imajı yerle bir oldu. Milyonların önünde yalan maskesi düştü.” Sabah: “Yıldırım net konuştu İmamoğlu top çevirdi. Yıldırım'ın performansı alkış aldı. İmamoğlu yalandan vazgeçmedi.” Yandaşın en önde geleni olan iki gazete, Hürriyet ve Milliyet ise tartışma programını herhalde önemsememiş, habere birinci sayfalarında değil, iç sayfalarında, hem de ılımlı başlıklarla yer vermişti: Milliyet: “Demokrasi kazandı.” Hürriyet: “Tarihi buluşma.” Her iki gazetenin uzun süredir sergilemekte olduğu yandaş tutum nedeniyle tirajları hızla düşüyor. Böylesine ılımlı başlıkları bu yüzden atmış olsalar gerek.   ??? Şimdi, Pazar gecesi için sorulması gereken soru bence şudur: Kazanan oldu mu? Bence olmadı. İmamoğlu ayağına gelen bazı topları iyi değerlendiremedi. Sorduğu bazı önemli soruların yanıtını alamadı. Örneğin “Oyları kim çaldı” sorusu havada kaldı. Binali Yıldırım derseniz söyleyeceği bir şey zaten yoktu ama ona farklı bir taktik verilmişti: “Araya sık sık gir, rakibinin sözünü kes ve sinirini bozmaya çalış.” Suratında alaycı ve küçük gören bir gülümseme ile bunu yapmaya çalışıyordu. İmamoğlu bu tuzağa düşmedi. YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!      
twitter takip