Gazeteciler Dünya Basın Özgürlüğü için ne diyor? 'Gizleneni yazarsan kalemini sustururlar... '

Gazeteciler+D%C3%BCnya+Bas%C4%B1n+%C3%96zg%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC+i%C3%A7in+ne+diyor?+%E2%80%99Gizleneni+yazarsan+kalemini+sustururlar...+%E2%80%99
ABONE OL

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde gazeteciler sosyal medya mesajları ve köşe yazılarıyla Türkiye'deki basının içinde bulunduğu duruma tepkilerini gösterdi.

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü... Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1993 yılında aldığı bir karar ile tüm dünyada kutlanmasına karar verilen bir tarih.
 
Bugün Türkiye'de 85 gazeteci çeşitli suçlardan tutuklu ve özellikle muhalif bir yayın çizgisindeki kanal ve gazetelere sık sık yayın durdurma ve idari para cezaları haberleri alıyoruz. Ceza haberlerinin ardından da bu basın kuruluşlarında çalışan gazeteciler haklarında da suç duyuruları ve dava haberleri geliyor. Bunun son örneği de Fox Ana Haber Bülteni'ni hazırlayıp sunan Fatih Portakal ve Cumhuriyet Gazetesi çalışanları oldu...
 
Ayrıca, birçok gazeteye ilan ya da reklam kesme cezaları veriliyor. Bu durumda gazetelerin en büyük gelir kaynaklarını elinden aldığı için maddi zorlukları peşinden getiriyor.
 
Medya ve gazetecilik bu zor günlerden geçerken, Dünya Basın Özgürlüğü Günü de buruk bir şekilde kutlanıyor.
 
Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye'nin 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer alması da ülkemizin basın özgürlüğü açısından durumu anlatıyor ve gazetecileri üzüyor. 
 
Ülkemizde yok diyebileceğimiz basın özgürlüğünün günü bugün sosyal medya da gündem oldu.
 
Sosyal medyada bazı siyasetçiler ve gazeteciler 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için mesajlar paylaştı.
 
TGS de (Türkiye Gazeteciler Sendikası) 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne özel görseller hazırladı. Kamuoyundaki önemli haberlere yer verilen bu görsellerde şu ifadelere yer verildi:
 
-Ensar Vakfı'na bağlı yurtlarda çocuklara tecavüz edildiğini bir gazeteci sayesinde öğrendik. Türkiye ayağa kalktı. Sanık 508 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Haberci Baskı Altındaysa #HaberinOlmaz
 
-Şule Çet cinayeti 'intihar' denilerek örtbas edilecekti. Gazeteciler olayın peşini bırakmadı. Kadın örgütleri kamuoyu yarattı. Çet'in 20. kattan atıldığı ortaya çıktı. Sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Haberci Tutukluysa #HaberinOlmaz
 
-Her gün yediğimiz ekmekte GDO'lu katkı maddesi kullanıldığını bir gazeteci sayesinde öğrendik. Fırınlarda denetim artırıldı, üretici firma hakkında soruşturma başlatıldı. Haberci Tutukluysa #HaberinOlmaz
 
-Dilovası'nda kanser vakalarının neden çoğaldığını Kocaeli'deki gazeteciler sayesinde öğrendik. Bu haberlerden sonra kamuoyu tepki gösterdi, sanayideki denetimler arttı. Haberci Yoksa #HaberinOlmaz
 
-Oynanan sağlığımızdan katledilen doğamıza, yolsuzluklardan çocuk istismarına pek çok şey, haberciler sayesinde gündeme geliyor, bu haberler yetkililerin adım atmasını sağlıyor. Haberci Olmazsa #HaberinOlmaz
 
 
 
 
Sözcü Gazetesi yazarı Necati Doğru da bugünkü yazısında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle Türkiye'deki basının durumunu yazdı.
 
Türkiye'deki gazeteciliğin son 18 yılda gizlenenleri yazanların kalemini susturmak kıskacına sokulduğunu belirten Necati Doğru, tutuklu gazeteciler ile haklarında soruşturmalar açılan gazetecilerden örnekler vererek "Gizleneni yazanları “terörist damgasıyla karalamaya ve hapisle korkutmaya, korkmayanları da hapse koymaya” başladı" dedi.
 
Necati Doğru'nun yazısı şöyle:
 
Hayatı yansıtıyoruz.
 
Adı gazetecilik oluyor.
 
Hayatın içinde bir günde binlerce “olan- biten- akıp- giden- örtülüp- gizlenen” bilgi, duyum, olay var. Yağmur yağar. Haber. Güneş doğar. Haber. Maç oynanır. Haber. Cumhurbaşkanı konuşur. Haber. Muhalefet partisi başkanı ona cevap verir. Haber.
 
Al, al yaz.
 
Ne kolay!
 
???
 
Zorluk seçmekte değil neyin haber olduğunu bilmekte… Bir örnek: Yağmur yağdı. Herkes görüyor. Gizlisi saklısı yok. Bu haber değil. Yağmur yağdı, kanalizasyon sistemi bakımsız bırakıldığı için sular doldu bir yoksulun evini bastı, 2 çocuklu aile boğuldu. Belediye, valilik, iktidar her kimse bunun duyulmasını istemedi.
 
İşte yazılacak yazı o.
 
Okur gazeteciden, iktidarın, egemenin, güçlünün, zenginin, varlıklının, mafyanın, haksızlık yapıp bunu örtmeye çalışanın duyulmasını istemediğini yazmasını bekler.
 
Cumhurbaşkanını öv.
 
Bu haber değil.
 
Yazı hiç değil.
 
Cumhurbaşkanı neyi gizliyor?
 
İşte haber o.
 
Bakanı yücelt.
 
Bu haber değil.
 
Bakan neyi örtüyor.
 
İşte yazılacak olan o.
 
Muhalefeti yağla.
 
Bu dalkavukluk.
 
Neyi eksik yapıyor.
 
İşte yazı o.
 
???
 
Bizim ülkemiz son 18 yıl içinde her gün artan dozda “gizlenenleri yazanların kalemini susturmak” kıskacına sokuldu.
 
İlk adım:
 
İç sansürle atıldı.
 
Gazete ve TV sahibi patronlar, holdingleri de bankaları da olduğu için, iktidar gücüyle korkutuldu. Gazetelerinde ve TV'lerinde “iktidarın duyulmasını istemediğini yazan yazarlar, haber muhabirleri” iç sansür mengenesine alındı, direnenler kovuldu.
 
Bu iktidara yetmedi.
 
İkinci adım geldi:
 
Çok okuru olan gazeteler, devlet banklarından 700 milyon dolar- 800 milyon dolar kredi akıtılarak, yandaş iş adamlarına “havuzlama yöntemiyle” satın aldırılırdı. Böylece hem korkunç bir iç sansür çalıştı ve hem de gazete yazarlığını ve gazete haberciliğini “muhalefete muhalefet yapmak üzerine kurmuş” bir yığın borazan kalem türedi.
 
Bu arada!
 
Beklenmeyen oldu.
 
Okur borazan gazeteleri bıraktı. Gizleneni, saklananı yazan, konuşan bir basın ortaya çıktı.
 
Ve üçüncü adım.
 
Savcılar kılıç yapıldı.
 
Hakimler satır oldu.
 
Gizleneni yazanları “terörist damgasıyla karalamaya ve hapisle korkutmaya, korkmayanları da hapse koymaya” başladı.
 
???
 
Bugün!
 
Basın özgürlüğü günü.
 
18 yılda geldiğimiz tablo: Elinde korkunç büyüklükte gazete, TV kanalı, radyo istasyonu, dergi, yazar, muhabir, medya patronu var ve iktidara karşı yapılan eleştirilere bu yayın gücüyle cevap vermek yerine “hakimleri, savcıları, adaleti devreye sokarak” susturmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, Boğaziçi'ne bakan evinin bitişiğindeki 250 metrekare kamu arazisini üç otuz paraya kiralamış üstüne çardak yapmış. Bunu haber yapan gazeteciyi “teröriste yardımcı olmakla ve haneye tecavüz etmekle” suçlayıp savcının önüne gönderiyor. İletişim başkanısın, çağır pergoleni yazan gazeteciyi, anlat. Bunu yapmıyor, savcıyla, hakimle korkutuyor. Bugün Dünya Basın Özgürlüğü gününde, yazdıklarından ötürü hapiste olan gazeteciler; Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser hayatın içinden iktidarın duyulmasını istemediği “rüşvet, adam kayırma, israf, kent rantını yandaşa transfer, belediye parasını partili vakıflara ve tarikatlara pompalama haberlerini” yazan konuşan gazeteciler. Tele1'in sabah haberleri sunucusu Can Ataklı'ya konuşmasından bir kelime cımbızlayıp RTÜK aracılığıyla çok yüksek para cezası kesildi ve yayın yasağı geldi. FOX TV'den Fatih Portakal'a bir cümlesinden ötürü 3 yıl hapis istendi. Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Alican Uludağ, Hazal Ocak, Seyhan Avşar, Zehra Özdilek'e de yazdıkları haberlerden ötürü soruşturmalar açılıyor.
 
 
 
Sosyal medyada gazeteciler ve siyasi isimler de 'Basın Özgürlüğü Günü' için şu mesajları paylaştı:
 
 
Faruk Bildirici: Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Türkiye’de ‘özgür basın’ ve ‘basın özgürlüğü’ son on yılda artan şekilde baskı ve tehdit altında. Hukuka, akla ve vicdana aykırı kumpas ve iftiraları reddediyoruz, gazetecilik suç değildir. Gazetecileri serbest bırakın.
 
 
Tuluhan Tekelioğlu: Tüm basın emekçilerinin #DünyaBasınÖzgürlüğüGünü kutlu olsun.. Haberci baskı altındaysa, #HaberinOlmaz ...
 
Sinan Keskin: Haberci tutukluysa haberin olmaz!
 
Can Dündar: #BasınÖzgürlüğüGünü kutlu olsun.Baskılara direnelim; basın özgür olsun.
 
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda: Mesleğini onuruyla yapan, kalemini halkın yararı için kullanan, barıştan yana olan tüm gazetecilerin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun. Gazetecilerin görevlerini yaptıkları için tutuklanmadığı bir Türkiye diliyorum
 
CHP Bayraklı Gençlik Kolları: Türkiye’de her geçen gün basın özgürlüğüne yönelik baskılar artıyor ve gazeteciler bir bir tutuklanıyor.3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü Gerçekleri halka ulaştırmak adına hayatlarını ortaya koyan tüm gazetecilerin baskıyla tehdit edilmedikleri, özgürce  güzel günler dileriz.
 
Ali Babacan: Özgür basın, demokrasinin temel taşlarından ve güvencelerinden biridir. Basın özgürlüğünün doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlanması, insan haklarına ve demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Bugün tam 91 gazeteci, haberleri ve fikirleri nedeniyle tutuklu veya hükümlü olarak hapiste tutuluyor, yazması engelleniyor. Türkiye, 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 154’üncü sırada bulunuyor. Bu demokrasi ve özgürlükler adına büyük bir utançtır.Basının görevini bağımsız, tarafsız ve cesurca yapabilmesi için gerekli olan tüm şartları birlikte oluşturacağız. Gizleyecek bir şeyleriniz yoksa özgür basından korkmayın. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun. Özgür basının yaşadığı sorunların #DevasıVar
 
Özgür Özel: Bugün #DünyaBasınÖzgürlüğüGünü'nde geçen sene olduğu gibi gazeteciler cezaevinde, gazeteler iktidar kontrolünde...İhtiyacımız olduğu gibi yazılması istenmeyenleri yazabilen, iktidarı denetleyebilen özgür ve eleştirel bir basına kavuşmayı umut ediyoruz.
 
Genç Medyacılar Derneği: Gazetecilerin baskı altına alınmaya çalışılmadığı, işsiz kalmadığı, etik ve ahlak ilkelerini gözeten basınımızın daha özgür olduğu bir ülke umuduyla, tüm basın emekçilerimizin Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlarız. 
 
Ahmet Davutoğlu: Kim Korkar Basından? Şaibeli işleri olan, yalanlarla insanları kandıranlar korkar; basından ve gerçeklerden!.. Eğilmeden, bükülmeden, gücün esiri olmadan, halk için, haktan yana haberin, gerçeğin peşindeki tüm gazetecilerin #BasınÖzgürlüğüGünü kutlu olsun.
 
 
 
twitter takip