Canan Kaftancıoğlu'ndan 'Fahrettin Altun açıklaması: ' 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor...'

Canan+Kaftanc%C4%B1o%C4%9Flu%E2%80%99ndan+%E2%80%99Fahrettin+Altun+a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1:+%E2%80%99+%E2%80%99Yavuz+h%C4%B1rs%C4%B1z+ev+sahibini+bast%C4%B1r%C4%B1yor...%E2%80%99
ABONE OL

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Fahrettin Altun'un evinin fotoğraflanması konusunda hakkında açılan soruşturma, koronavirüs ile mücadele ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'li belediyeler hakkındaki sözleri hakkında açıklamalarda bulundu.

CHP İstanbul İl Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un Kuzguncuk’ta Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde yer alan evinin önünde bulunan ve vakflardan kiraladığı araziye, izinsiz yaptırdığı şömine ve çardağın yıkılmasının ardından bu evin kontrol amaçlı CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş tarafından fotoğraflanması hakkında konuştu.
 
Suat Özçağdaş'ı savunan açıklaması nedeniyle hakkında "Suçu ve suçluyu övmek" gerekçesiyle soruşturma açılan Canan Kaftancıoğlu, ilgili haberi yaptığı için hakkında soruşturma açılan ve haberine erişim engeli gelen Cumhuriyet Gazetesi'nden İlayda Kaya'ya konuştu. 
 
"Bizim suçumuz, kanunlara aykırı işler yapan Fahrettin Altun’u suçüstü yakalamaktan başka bir şey değil" diyen Canan Kaftancıoğlu, Üsküdar İlçe Başkanımız hakkında ortada bir mahkeme kararı dahi yokken kendisi hakkında da soruşturma açıldığını vurguladı. Konuyla ilgili ifadeye çağrılan Kaftancıoğlu, önümüzdeki hafta ifade verecek. 
 
Fahrettin Altun'un kanunlara aykırı bir iş yapmasını yargıya taşıdıklarını ve bun andan itibaren iktidara yakın medyanın ve troll grubunun sotal medyadaki saldırılarına maruz kaldıklarını anlatan Canan Kaftancıoğlu, bu durum için "Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor" olarak yorumladı. 
 
Canan Kaftancıoğlu, Türkiye'nin koronavirüs ile mücadelesi hakkında da konuştu. Hala çözülemeyen ve telefonuna kod gelmediği için eczanelerden maske alamayan vatandaşlar olduğunu hatırlatan Canan Kaftancıoğlu, Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına da güvenmediğini belirtti.
 
Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamaları şu şekilde:
 
CİMER Başkanı Fahrettin Altun’un, kiraladığı vakıf arazisine yaptırdığı kaçak yapılara ilişkin fotoğraf çekilmesi üzerine hakkınızda soruşturma başlatıldı ve ifadeye çağrıldınız. Neler söylemek istersiniz?
 
Üsküdar İlçe Başkanımız hakkında ortada bir mahkeme kararı dahi yokken yani hukuken suçlu olduğu kanıtlanmamışken onu savunduğum için bana “suçu ve suçluyu övmek” gerekçesiyle soruşturma açtılar. Oysa Fahrettin Altun’u övenler için açılması gerekirdi bu soruşturma. Çünkü bir mesleğin en temel kuralları ancak bu kadar ayaklar altına alınabilir. Yargının böyle acıklı bir halde olması çok üzücü. Şu an yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya çalışıyor aslında. 
 
Bizim suçumuz, devletin nüfuzunu kullanarak izinsiz ve kanunlara aykırı işler yapan Fahrettin Altun’u suçüstü yakalamaktan başka bir şey değil. Bu kanunlara göre değil, onlara göre suç. Biz yapılan kanunsuzluğu yargıya taşıdık o kadar. O andan itibaren yargı aşamasına geçtik. Ama onlar tam da bu andan itibaren önce meseleyi sulandırmaya, başka alanlara çekmeye başladılar, daha sonra da medyadaki tetikçilerini üzerimize salarak, sosyal medyadaki trol orduları ile suçluluklarını örtme telaşına girdiler. Ne yaparlarsa yapsınlar biz İstanbul’da kent suçu işlenmesine izin vermeyeceğiz. Her koşulda hukuku savunmaya, halkın hakkını korumaya devam edeceğiz. Salgın günlerinde halk geçim derdiyle can güvenliği tehlikesiyle boğuşurken devletin nüfuzunu kullanıp vakıf arazisi kapatanların karşısında durmak bizim sorumluluğumuz.
 
"AÇIKLAMALARA GÜVENMİYORUM"
 
Salgına karşı mücadele kapsamıda alınan tedbirleri  nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bugün bizim vatandaşımız hâlâ devletten gelecek maskeyi bekliyor. Ortada bir plan, program olmayınca böyle oluyor. Maske dağıtımı yalan oldu. Yüzlerce sağlık çalışanı da ekipman yetersizliğinden dolayı hastalığa yakalandı, hayatını kaybetti. Türkiye’de tedbirler iş işten geçtikten sonra alınıyor. Bunun sebebi de Bilim Kurulu’nun tavsiyelerinin, meslek örgütlerinin uyarlarının dikkate alınmaması. Şeffaflığın olmadığı, kararların tek bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştığı bir yönetim anlayışıyla gerçeklerden uzak bir süreç yönetiliyor. 
 
Öte yandan bir hekim olarak Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına da güvenemiyorum. Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüs vakalarının ölüm tutanaklarının iki farklı kodlama ile yapılacağını söylüyor. Birincisi testin pozitif olduğu vakalar, ikincisi ise testin pozitif olmadığı ancak klinik bulgular sonucu tespit edilen vakalar. Ülkemizde bu yöntem uygulanmıyor, tüm vakalar bulaşıcı hastalık diye kodlanıyor. Örneğin, koronavirüsten ölen Cemil Taşçıoğlu hocamızın ölüm belgesinde bulaşıcı hastalık yazıyor. Hatta şunu da söyleyeyim, ben İstanbul’da bir günde bulaşıcı hastalık sebebi belirtilerek defnedilen kişi sayısının, Sağlık Bakanlığı’nın o gece Türkiye geneli için açıkladığı ölüm sayısından fazla olduğunu da biliyorum. Belgeler incelendiğinde çok rahat ulaşılabilecek bir sonuç bu, iddia değil.
 
Röportajın tamamını okumak için TIKLAYINIZ
 
twitter takip