Barış'lar birbiri için yazdı: 'Doğa insana bir kardeş hediye ediyor'

Bar%C4%B1%C5%9F%E2%80%99lar+birbiri+i%C3%A7in+yazd%C4%B1:+%E2%80%99Do%C4%9Fa+insana+bir+karde%C5%9F+hediye+ediyor%E2%80%99
ABONE OL

2011 yılında olduğu gibi geçen Mart ayında da yayınladıkları MİT haberi nedeniyle yine beraber tutuklanan ve Barış'lar olarak anılan Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu birbirini yazdı.

Libya'da şehit olan MİT mensubunun cenazesine dair yayınlanan haber nedeniyle kimliğini ifşa ettikleri suçlamasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşmasında tahliye olan Odatv sorumlu haber müdürü Barış Terkoğlu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında arkadaşı Barış Pehlivan'ı yazdı.
 
Aynı dava nedeniyle Mart ayından bu yana tutuklu bulunan Odatv'nin genel yayın yönetmeni olan Barış Pehlivan'ın ise tutukluluğuna devam kararı verilmişti.
 
Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında Barış Pehlivan'ı anlattı.
 
Barış Pehlivan da, Silivri Cezaevin'nden gönderdiği mektubunda; Terkoğlu'nun cezaevinden uğurladığı anları yazdı.
 
Barış Pehlivan, Terkoğlu için; "Ben yanınıza yoldaşımı uğurladım. Şimdi içim daha rahat, içeride daha güçlüyüm. Bu zulmü o şiirdeki gibi bir gün mutlaka yeneceğiz! Siz yeter ki alışmayın" ifadelerini kullandı.
 
 
Barış Terkoğlu ise yazısında; "Aynı karından doğmadık. Aynı toprakta büyümedik. Aynı okulda okumadık. Fakat aynı düşmana esir düştük" sözlerine yer verdi.
 
Barış Terkoğlu'nun yazısı şöyle:
 
Doğa, insana şanslıysa bir kardeş hediye ediyor. Ancak sonradan kardeş olmak için ateşle sınanmak gerekiyor.
 
Dokuz yıl önce birlikte gözaltına alınmış, birlikte tutuklanmış, Metris’ten Silivri’ye beraber götürülmüştük. 19 ayın ardından tahliye haberini veren hâkim bile adımızı ayrı ayrı söylememiş, “Barışlar” diye okumuştu.
 
Kaldığımız yerden bıraktığımız gibi devam ettik.
 
Bugün mü, yarın mı diye bir başka esareti bekledik. İnsanlar ölümden korkuyordu, hastalıktan korkuyordu, yalnız kalmaktan korkuyordu. Biz korkmaktan korkuyorduk. Çünkü korku akla örülmüş bir duvardır, insanın harcını kendisinin kardığı iç hapishanesidir. Hepsini yenmek istiyorduk.
 
4 Mart günü beklediğimiz oldu. Önce beni aldılar. Bir gün sonra da onu getirdiler. Tek başımıza koydukları yetmedi. Bağırsak, birbirimizin sesini duymayalım diye aramıza boş koğuş bıraktılar. Biz çığlıkla birbirimize fısıltı olduk.
 
Yayımladığımız MİT raporları
 
Dokuz yıl önce birlikte kitap yazarken tutuklanmıştık. Çivi çiviyi söktü. İki ayrı koğuşta birbirimizi görmeden birlikte kitap yazdık. Hapisten çıktık. Bizi bilgisayarlarımızda bulduklarını söyledikleri “çok gizli” belgelerle suçluyorlardı. O belgeleri alıp üzerine ikinci bir kitap yazdık.
 
MİT’in FETÖ üzerine yazdığı raporları, yaptığı çalışmaları, hükümet “rafa kaldırdık” diye övünürken birlikte anlattık. Kitap, yıllar sonra FETÖ hakkında yazılan iddianamelere kaynak oldu, savcılar dipnot verdi. Ne garip, devletin savcıları devletin birikimini devletten değil nasırlı parmaklardan çıkan kitaplardan öğreniyordu.
 
 
Barış Terkoğlu, Sözcü Gazetesi'nden Aytunç Erkin'e verdiği röportajda ise; cezaevinde kalan arkadaşları için üzüntüsünü "Sevincim yarım kaldı" diyerek anlattı.
 
Barış Terkoğlu'nun Sözcü Gazetesi'ne verdiği röportaj şöyle:
 
MİT şehidi haberini konuşmadık. Silivri'de yaşadıkları daha önemliydi. Çünkü… Barış'ın anlattıkları ve ayrıntılar ne yaşandığını bize anlatıyordu! Nasıl mı? Önce tecrit meselesiyle başlayalım. Söz, Terkoğlu'nda: “Tecrit… 4 ay yalnızdım… 120 gün tek başıma hücrede kaldım, kendi kendime konuşmaya başladım. Bizi cezaevine atanlar ‘daha fazla ne yapabiliriz' diye düşünüyorlardı. 5 Mart'ta ben, 6 Mart'ta Pehlivan, 9 Mart'ta Ağırel tutuklandı. Bizi tutuklayanlar sonraki süreci de takip etti. Düşünsenize tek başınıza yaşıyorsunuz. Bir odada hayatınız sürüyor.”
 
‘AKIL SAĞLINIZ HEDEF'
 
‘Psikolojik işkence' dediğimde Barış çok çarpıcı bir tespit yaptı: “Siyasi bir davada… Cezaevinde önce akıl sağlığınızı hedef alırlar. Bedeniniz sonra hedef alınır. Ben de akıl sağlımı iyi tutabilmek için kendime şu soruyu sordum: Neden cezaevindeyim? Bunun cevabını biliyordum! İşte bunu bildiğim için arkama yaslanıp, bu süreci en dik şekilde karşıladım! Neden buradayım diye sorduğunuz anda kaybedersiniz! İçeride de dışarıdaki gibi oldum. Beni koğuşa koydukları an hemen masa, sandalye, kalem, kağıt, kitap istedim. Bir çalışma düzeni kurdum… Sonra da radyo ve gazete…” Barış'ı yakından tanıyan biriyim ve iyi okuduğunu biliyorum: “Aytunç, dışarıdaymış gibi yazmayı sürdürdüm. Hatta okumaya fırsat bulamadığım kitapları da okudum. Örneğin… Yakup Kadri'nin Ankara kitabını okuyamamıştım ve bunun eksikliğini hissediyordum. Okudum…”
 
...
 
Barış Pehlivan'ın tutuklandığı gün bir memurun yumrukla Pehlivan'a vurması. Terkoğlu anlattı: 
 
“Barış'ı tahrik etmeye çalışıyor. Barış mesafeli dille sınırını hatırlatınca yumrukluyor. Bu hangi görüşten olursa olsun herkesin itiraz etmesi gereken bir kötü muamele. Yumruk olayının ardından yaşananları başka bir gözle izledim.” Burası önemli. Başka gözle izlemek ne demek: “Darp olayını açıkladıktan birkaç saat sonra savcılık bunu yalanladı. Hatta iddianameye yazdı. Ancak Pehlivan'ın bile beklemediği bir şey oldu. Adalet Bakanlığı müfettişleri geldi. Cezaevinde ifadesini aldılar. Görüntüleri incelediler ve ayrıntıları ortaya çıkardılar. Sözkonusu kamu görevlisi için inceleme böyle başladı.
 
– 2011'de gazetecilikten vazgeçmediniz… 9 yıl sonra vazgeçecek misiniz?
 
Nihayetinde cezaevine girsek de gazetecilikten vazgeçmedik. Başarılı olamadılar. İktidar şunun farkında: Sözlerini anlatan medyanın karşılığı yok. İktidarı eleştiren, uyaran medyanın ise çok büyük etkisi var. O medya daha da güçleniyor. SÖZCÜ Gazetesi operasyondan sonra daha çok büyüdü. Etkisi daha arttı. İktidarın bunu görmeli.
 
– Sadece MİT haberinden dolayı mı tutuklandığınızı düşünüyorsun?
 
Sen de biliyorsun… Her gazeteci polemik yapar, gazeteciler birbirleriyle tartışır…  Ancak bize yönelik hamle ‘tutuklayın' çağrısıyla geliyordu. Sen de yazdın: ‘Bunları içeride infaz edin' diyorlardı… MİT haberimizden aylar önce bir televizyon kanalı günlerce yayın yaptı… Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağında ‘savcılık operasyonu yapılıp yapılmayacağı' bile soruldu! Bu haberi yapmasaydık başka bir gerekçe bulacaklardı!
 
– Yarım kalan bir kitabınız var… Tutuklanma nedeni olabilir mi?
 
İki konu var… Birincisi Metastaz kitabımızı ve devamında Barış Pehlivan'la yazmakta olduğumuz kitap. İkincisi de Odatv'nin gazeteciliği… Uzun süredir, 15 Temmuz sonrasında devletin içindeki yeni güç sahibi olan grupları sorgulayan yayıncılık yapıyoruz. Başta Müyesser Yıldız olmak üzere bu sürecin karanlık yönlerini ortaya çıkardık. Devletin içindeki kimi gruplar tarafından tehdit olarak görüldük.  Bu nedenle bütün bu sürecin önü kesilmeye çalışıldı…
 
 
twitter takip