Ahmet Hakan'dan Fatih Altaylı'ya cevap: 'Selahattin Demirtaş, bizim ekranımızda saz çalıp türkü söylerken...'

Ahmet+Hakan%E2%80%99dan+Fatih+Altayl%C4%B1%E2%80%99ya+cevap:+%E2%80%99Selahattin+Demirta%C5%9F,+bizim+ekran%C4%B1m%C4%B1zda+saz+%C3%A7al%C4%B1p+t%C3%BCrk%C3%BC+s%C3%B6ylerken...%E2%80%99
ABONE OL
Hürriyet Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni ve yazarı Ahmet Hakan, Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın kendisini eleştiren yazısına cevap verdi. Fatih Altaylı geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında; Ahmet Hakan'ın köşe yazısında Dilek İmamoğlu, Selvi Kılıçdaroğlu ve Canan Kaftancıoğlu'nun HDP'nin tutuklu bulunan eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın öykülerinden oluşan bir tiyatro oyununu izlenmesini yorumladığı yazısını eleştirmiş ve bu yazıda Ahmet Hakan'ın CHP ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu HDP'ye yakın durarak terör bağlantılı gösterdiğini ifade etmişti. Ahmet Hakan'ın bunu sinsi bir çakallıkla yaptığını belirten Fatih Altaylı, Ahmet Hakan'a "İyi de sayın yazar, sen de aynı Demirtaş'la bağlama çalıp, türkü söylüyordun. Demirtaş o gün neyse bugün de o. Değişen tek şey senin patronun ve senin görevin" diye seslenerek eleştirisini yapmıştı. Fatih Altaylı'nın bu yazısına bugün Ahmet Hakan'dan cevap geldi. Selahattin Demirtaş ile programda saz çaldığı zaman şartların farklı olduğunu ve HDP2nin iktidarla iş birliği yaptığını, ülkede barış için umut olduğunu belirten Ahmet Hakan; sonrasında PKK'nın eylemlerine devam ettiğini ve Demirtaş'ın PKK'ya tepki göstermediğini ifade etti. Ahmet Hakan aynı yazısı nedeniyle kendisini eleştiren Hürriyet yazarı Nedim Şener için yapılan "Yazarı Ahmet Hakan'ı eleştirdi" haberlerine de cevap verdi. Hürriyet'ye yazan isimlerin kendisinin değil gazetenin yazarı olduğunu söyeleyen Ahmet Hakan, "Ben gazetenin işlerini yürütüyorum diye beni eleştirmemeleri söz konusu bile olamaz" açıklamasını yaptı. Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı şu şekilde:
Selahattin Demirtaş, bizim ekranımızda saz çalıp türkü söylerken manzara-i umumiye aşağı yukarı şöyle bir şeydi:
Bir umut doğmuştu. Süper bir umut... Artık silahlar bırakılacaktı... Kan dökülmeyecekti... Analar ağlamayacaktı... Siyaset tüm sorunların çözüm adresi olacaktı... HDP, iktidarla işbirliği yapmakta ve silahların bırakılmasında aktif bir rol oynamaktaydı... Orta Anadolu’nun en muhafazakâr kentlerinde bile iyimser bir bekleyiş vardı... Selahattin Demirtaş çıktığı televizyon programlarında Türkiyeli bir duruş sergiliyordu... “Şen olasın Ürgüp dumanın tütmez/Kıratım acemi konağı tutmaz” diye orta Anadolu türküsü söylüyordu. İşte bu ahval ve şerait içinde 7 Haziran seçimine gidildi. Barışa susamış bu millet, Kürt siyasi hareketine ömrü hayatında görmediği oranda bir destek verdi: Oy: Yüzde 13’ü aşıyordu. Milletvekili sayısı: 80’i buluyordu. * Sonra bir şey oldu. Tuhaf bir şey... PKK, birden cinayetler işlemeye başladı. Bombalar patlattı, katliamlar yaptı. Dağdaki baronlar, “Demirtaş hikâye, asıl olan biziz” mesajı sarkıttı. * Tabii gözler hemen... O zamana kadar “Gelecekte Türkiye’nin lideri olacak” diye birçoğumuzun hakkında bin bir umut beslediği Selahattin Demirtaş’a çevrildi. * Zannettik ki Selahattin Demirtaş... Muazzam bir iş yapacak ve yumruklarını sıkıp dağdakilere... “Hop!” diyecek. “Artık kan yok” diyecek. “Katliam varsa yollarımız ayrılır” diyecek. “Bomba varsa ben yokum” diyecek. Fakat heyhat! Selahattin Demirtaş, bunların hiçbirini söylemedi, söyleyemedi. Ve tarihin kendisine ikram ettiği, “geleceğin lideri olma” şansını elinin tersiyle itti. * Dağlara karşı meydan okuması, tabii ki zordu. PKK’ya kafa tutması, tabii ki yürek isterdi. Bir anda kestirip atması, tabii ki acayip riskliydi. Bölgenin kendine özgü koşullarını hiçe sayması, tabii ki tehlikeliydi. * İyi ama liderlik işte tam da böylesine zorlu anlarda ortaya çıkmaz mı? Zorlu koşullarda yürek isteyen çıkışlar yaparsan... En riskli anlarda riski göze alan meydan okumalarda bulunursan... Tehlike belirdiği halde gözünü kırpmadan tehlikeyi hiçe sayarsan... Lider olursun. * Selahattin Demirtaş işte bu şekilde lider olma fırsatını kaçırdı maalesef. Lider olma fırsatını kaçırdığı gibi... Hendek olaylarında, Kobani olaylarında falan çok ama çok kötü bir sınav verdi. Dağa meydan okuyacağına, dağa teslim oldu. * Bu hikâye keşke böyle bitmeseydi. Ve Selahattin Demirtaş, ekranlarda “Şu karşı yaylada göç katar katar/Bir güzel sevdası serimde tüter/Bu ayrılık bana ölümden beter/Geçti dost kervanı eyleme beni” diye türküler söylemeye devam etseydi. ... HÜRRİYET yazarı Nedim Şener, son yazısında benim bir yazımdaki bir saptamaya katılmadığını ifade etti. * Bu durum medya sitelerinde şöyle haber oldu: “Ahmet Hakan’a yazarından itiraz... Yazarı Ahmet Hakan’ı eleştirdi...” * Hop! Arkadaşlar! Bu gazetede benim yazarım falan yok. Bu gazetede yazan yazarlar, benim değil Hürriyet’in yazarları. Ayrıca ben gazetenin işlerini yürütüyorum diye beni eleştirmemeleri söz konusu bile olamaz. Tabii ki eleştirebilirler. Hem de kıyasıya! Ahmet Hakan'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ Fatih Altaylı'nın söz konusu yazısını okumak için TIKLAYINIZ Nedim Şener'in söz konusu yazısını okumak için TIKLAYINIZ  
twitter takip